Mesajı Okuyun
Old 30-07-2021, 10:53   #13
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Paylı mülkiyette paydaş/paydaşlar aleyhine açılacak el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında:

1. Paydaşın diğer paydaş veya ydaşlar aleyhine dava açabilmesi için davacı paydaşın taşınmazın tamamında kullandığı hiçbir kısmın bulunmaması gerekir. Davacı paydaşın , payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil ve el atma davasının dinlenme olanağı yoktur. Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren ortaklığın giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

2. Ecrimisi için öngörülen ikinci şart ise; kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler.Bu kuralın istisnaları, davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, kendiliğinden oluşan ürünler, biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

3.Davalı paydaşların sorumluluğun belirlenmesi için; paydaşlar arasında tüm paydaşları katılımıyla taksim ya da özel parselizasyon yapılıp yapılmadığının, yapılmamışsa paydaşların itiraz etmediği, uzun süreli fiili taksim olup olmadığının tespit edilip, var ise dava konusu bölümün kim tarafından, ne zaman, ne sıfatla kullanıldığının belirlenmesi, kullanım taksimi ya da fiili taksim bulunmuyor ise davacının az ya da çok kullandığı ya da kullanabileceği bir yerin bulunup bulunmadığına bakılır.

4. Ecrimisil davası (3) numaradaki yönteme göre pay miktarını aşan paydaşlar aleyhine açılır. (payına isabet eden miktarı aşmayan paydaş aleyhine açılmaz) Bu hususun bilinebilmesi için davadan önce mahkemeden "delil tespiti" istenebilir veya bu tespit bir fen elemanına özel olarak yaptırılabilir ya da ecrimisil davası tüm diğer paydaşlar aleyhine " belirsiz alacak" davası olarak açılabilir. Diye düşünüyorum.

8. Hukuk Dairesi 2019/5351 E. , 2021/3552 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulü ile 16.539,56 TL ecrimisilin 3.000 TL'sine dava tarihi olan 05.10.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; davanın kabulü ile 22 parsel (eski parsel numarası;89) sayılı taşınmazın davacının 11/240 hissesine isabet eden fen bilirkişisinin 25.03.2019 tarihli raporuna ekli krokide kırmızı renkle işaretlenen 22/A olarak gösterilen 31.041,21 metrekarelik kısma davalı tarafından yapılan elatmanın önlenmesine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, müvekkilinin 89 parsel sayılı taşınmaza müşterek mülkiyet esaslarına göre kayden malik olduğunu, paydaşların bir araya gelerek 13.09.2010 tarihinde rızai taksim sözleşmesi yaptıklarını, davalının kendisine düşen kısma 2007 yılından bu yana tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000 TL ecrimisilin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir .

Davalı vekili, müvekkilinin davaya konu taşınmazın paydaşlarından olduğunu, sunulan taksim sözleşmesinin sahte olduğunu, sözleşmeye hissedarların çoğunun imza atmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur .

Mahkemece, davanın kabulü ile 16.539,56 TL ecrimisilin 3.000 TL'sine dava tarihi olan 05.10.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve 22 parsel (eski 89 parsel ) sayılı taşınmazın davacının 11/240 hissesine isabet eden, fen bilirkişisinin 25/03/2019 tarihli raporuna ekli krokide kırmızı renkle işaretlenen 22/A olarak gösterilen 31.041,21 metrekarelik kısma davalı tarafından yapılan elatmanın önlenmesine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir .

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mahkemece, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verildiği, kararın davalı vekilince temyiz edildiği, dairemizce mahkemece gerekçeli kararda, sehven müdahalenin men’ine karar verilmesinin kısa kararda yazılmadığı belirtilmesine karşın yine gerekçeli kararda da sadece ecrimisil konusunda karar verilmediği, kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişkiye yol açıldığı gerekçesiyle kararın bozulduğu, davalı tarafından davaya cevap verilmediği, davacı tanıklarının ve mahalli bilirkişilerin dinlenmiş olduğu, davacı yanca dayanılan rızai taksim sözleşmesinin gerek suç duyurusuna konu savcılık dosyasına gerekse mevcut dosyaya davacı yanca sunulmadığı, sözleşmede imzası bulunduğu belirtilen bir kısım paydaşın imzanın kendilerine ait olmadığını savcılık dosyasında belirtmiş oldukları , mahkemece eldeki kararda, dava konusu 22 parsel (eski 89 parsel) sayılı, tarla nitelikli taşınmazın 11/240 hissesinin davacı adına, 11/120 hissesinin davalının babası ... adına, 1/60 hissesinin davalı adına , diğer hisselerin başkaca paydaşlar adına kayıtlı olduğu, tüm dosya kapsamı itibari ile davacının hissesine düşen kısmın davalı tarafından kullanıldığı, davanın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği sabittir .

Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.

Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.

Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 Esas, 2002/114 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm tesis etmeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Davacı yan tanık deliline dayanmış ve tanıklarını bildirmiş , davalı taraf davaya cevap vermemiş olup, mahkemece uzman bilirkişi heyeti eşliğinde yeniden keşif yapılarak tanıkların HMK'nin 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, tanıkların beyanları arasında çelişki bulunduğunda 6100 sayılı HMK'nin 261/1 maddesi uyarınca çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, bundan sonra tüm tanık beyanları birlikte tartışılıp değerlendirilerek dava konusu taşınmazda tüm paydaşları katılımıyla taksim ya da özel parselizasyon yapılıp yapılmadığının, yapılmamışsa paydaşların itiraz etmediği uzun süreli fiili taksim olup olmadığının tespit edilip, var ise dava konusu bölümün kim tarafından, ne zaman, ne sıfatla kullanıldığının belirlenmesi, kullanım taksimi ya da fiili taksim bulunmuyor ise davacının az ya da çok kullandığı ya da kullanabileceği bir yerin bulunup bulunmadığının ayrıntılı bir şekilde fen bilirkişisi krokisine yansıtılması, tarafların payları karşılığının belirlenmesi, davalının kullanımının kendi adına ve / veya paydaş Vehbi’ye tebaen olup olmadığı belirlenmesi ve sonucu çerçevesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.