Mesajı Okuyun
Old 20-06-2012, 10:14   #6
tiryakim

 
Varsayılan Karar

Yargıtay
11. Hukuk Dairesi
Esas : 2008/11922
Karar : 2010/2863
Tarih : 15.03.2010
- YARGITAY İLAMI -


Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapanan) Asliye 8. Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25.06.2008 tarih ve 2004/75-2008/168 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı Beyhan Demir mirasçısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sultan Gümüş Başaran tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin 06.04.2001 tarihinde davalı nezdinde kiraladığı kasasını 23.06.2003 tarihinde anahtar zayiinden dolayı açtırdığında kasadaki 100 milyar değerinde zümrütlü pırlantalı Rolex marka kol saati, 300 milyar değerinde pırlanta taşlı bir adet yüzük, 5 milyar değerinde 22 ayar altın kolye, 20 milyar değerinde Cartier marka 22 ayar bilezik, kolye ve zincir ile 70.000 ABD Doları’nın olmadığını gördüğünü, suç duyurusunda bulunduğunu, kasa ziyaret çizelgesindeki 11.03.2002 tarihli imzanın müvekkiline ait olmadığını, imzanın kime ait olduğunu bankanın da bilmediğini, toplam 495.000.000.000 TL zararı doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000.000.000 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kiralık kasa sözleşmesi uyarınca davacının kasa anahtarını kaybettikten sonra üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, davacının kiralık kasanın eşi tarafından kullanılabileceğine dair talimatı olduğunu, kasa içerisinde davacının iddia ettiği değerde eşya olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı ile yaptığı sözleşme uyarınca kendisine teslim olunan anahtarların kaybolması halinde durumu bankaya bildirmek mecburiyetinde olduğu, davacı müteveffanın bu görevini yerine getirmediği, sözleşme şartlarına aykırı davrandığı, davacının kasaya ne koyduğuna ilişkin davalı bankanın kabulünde olan kanıtlayıcı bir belge bulunmadığı, bu konuda ispat yükünün davacıda olduğu, davalı banka çalışanları hakkında açılan davanın beraatle, davacının eşi hakkında yürütülen soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı Beyhan Demir mirasçısı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kasa kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davalı banka ile davacı mümeyyizin annesi arasında kasa kira sözleşmesi imzalandığı, kasanın son kez 11.03.2002 tarihinde açıldığı ihtilafsız olduğu gibi, son kez kasa açma tutanağındaki imzanın mümeyyiz davacının murisine ait olmadığı da çekişmesizdir. Yanlar arasında imzalanan sözleşme uyarınca hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunan davalı banka kasanın başkalarınca açılmasını engellemekle yükümlü olup, davacının anahtarını iyi muhafaza etmemesi davacı taraf yönünden ancak müterafik kusur teşkil edebilir. Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı, davalı bankadan kasa kiraladığına göre ve kasanın da davacının izni dışında açıldığı sabit olduğuna göre, mahkemece sözleşmenin kendine özgü niteliği de nazara alınarak, davacının sosyal durumu itibariyle kasada iddia edilenler çerçevesinde nelerin bulunabileceği uzman bilirkişiden de yararlanılıp değerlendirilip tarafların kusur durumları da nazara alınarak buna göre bir hüküm kurulmak gerekirken, mahkemece “mümeyyiz davacının annesinin kasaya ne koyduğuna ilişkin bankanın kabulünde olan kanıtlayıcı bir belge bulunmadığı” şeklindeki sözleşmenin kendine özgü özelliğine ters düşen bir gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak:Corpus Arşiv