Mesajı Okuyun
Old 30-04-2008, 16:13   #1914
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Kıyafetten söz açılmışken,itiraf etmeden duramayacağım bir gerçeğim var :

Küçük yaşlarımda,komşu ve akraba çocuklarının güzel giysilerini ve ayakkabılarını imrenerek seyreder,acaba birgün benim de öyle güzel giysilerim ve ayakkabılarım olacak mı diye hayıflanırdım,zira en güzel kıyafetim siyah önlüğümdü...

Okuldan eve geldiğimde bana aynı zamanda sosyal kimlik ekleyen,başkaca kıyafetim de olmadığı için akşama kadar üzerimden çıkarmadığım siyah önlüğümün yerine,şimdi,aynen çocukken özlediğim ve düşlediğim gibi, bu şartları kendi çabalarımla aşıp artık ve kendi emeklerimle satın alabildiğim güzel giysilerimi giyebilmenin keyfini yaşıyorum;her sabah. Siyah önlüğümün yerine giyebildiğim giysiler arasından seçtiğim kıyafetimi her yeni güne başlarken yeni bir sevinç ve heyecanla giyerim,işe öyle giderim,giysilerimi beğenenlere de hep anlatırım : Bu giysileri,küçük yaşlarında siyah önlüğünden başka giysisi olmayan o küçük kız giyiniyor ve bunun mutluluğunu her sabah yeniden yaşıyor derim. İnsan ne kadar büyürse büyüsün,geçmişinden kalan izleri hayatında bir şekilde taşırmış...

Yine Ortaokul ve Lise yıllarımdan hatırlıyorum : Sadık Gürbüz ile birlikte şarkılarını söyler,şarkılarından birinin şu sözlerini daha da içten okurdum kendisiyle,dinlerken :

" Okuyamaz yazamaz mı
Düğümünü çözemez mi
Yazgısından bezen kişi
O yazıyı bozamaz mı ?
(diye sorduktan sonra,Sadık Gürbüz şöyle ekler şarkısında :/

(o yazgıyı kendi bozsun.)'

Ve bu soruları kendi kendime de sorarak büyüdüm; cevabımı,karşılığını yine zaman içinde şöyle verdim :

" Hem okudum hem de yazdım,
Düğümümü kendim çözdüm
Yazgımı beğenmedim
O yazgıyı kendim bozdum "... Ve tabii Sadık Gürbüz"e bu anlamlı ve insan,kimlik işleyen şarkıları için her zaman teşekkür ederek;ona borcum hep sürecek...