Mesajı Okuyun
Old 09-03-2009, 13:20   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Birebir uygun değil, ancak taksimin kanıtlanması için salt bir yazılı belgenin kural olarak aranmadığına dair:


T.C. YARGITAY
7.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/3725
Karar: 2004/236
Karar Tarihi: 30.01.2004

ÖZET: Yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmeleri koşuluna bağlıdır. Davalı taraf somut olayda paylaşmayı kanıtlayamamıştır. Davalıların taşınmazlar üzerinde on yıl gibi bir süre zilyet olmaları başlı başına paylaşmanın kanıtı sayılamaz. Paylaşmanın varlığının diğer delillerle de desteklenmesi gerekir. Yargıtay uygulamasında bir insan ömrüne varan sürede, taşınmazda, paylaşmaya dayanan tarafın zilyet olması ve tespit gününe kadar taraflar arasında uyuşmazlık çıkmamış olması, bu olgu diğer başka delillerle de takviye edildiği takdirde paylaşmanın varlığı kabul edilmektedir. Öte yandan ortak miras bırakanın ölüm gününe göre terekesi iştirak halindedir. Mürteza'nin davalı tarafa yaptığı satışta bu nedenle geçersizdir. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davanın kabulüne, taşınmazların Gazi mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

(4721 S. K. m. 637, 646, 649, 1025)

Dava: Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Karar: Kadastro sırasında 106 ada 36 parsel sayılı 2006,78 m2 106 ada 37 parsel sayılı 1337,77 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikale, taksime ve zilyetliğe dayanılarak Hasan adına tespit edilmiştir. Birgül taşınmazların davalıya satan ile birlikte ortak miras bırakanlarından geldiğini ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazların davacı tarafın ortak miras bırakanı Gazi'ye ait olduğu, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Davacı taraf taşınmazın ortak miras bırakan Gazi'ye ait olduğu, paylaşılmadığını, tüm mirasçılar adına tescili gerektiğini öne sürerek dava açmıştır. Davalı taraf taşınmazları Gazi mirasçısı 5.4.996 tarihinde vefat ettiği belirlenen Mürteza'dan 16.11.1992, 9.3.994 günlü senetlerle satın aldıklarını savunmuşlardır. Asıl olan terekenin paylaşılmamış olmasıdır. Somut olayda paylaşmayı davalı tarafın kanıtlaması gerekir. Gerçekten davalı tarafın dava konusu taşınmazları ortak miras bırakan Gazi'nin ölümünden sonra yöntemine uygun şekilde paylaşıldığını, satıcıları Mürteza'nin miras payına isabet ettiğini o nedenle satın aldıklarını kanıtlamaları gerekir. Yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmeleri koşuluna bağlıdır. Davalı taraf somut olayda paylaşmayı kanıtlayamamıştır. Davalıların taşınmazlar üzerinde on yıl gibi bir süre zilyet olmaları başlı başına paylaşmanın kanıtı sayılamaz. Paylaşmanın varlığının diğer delillerle de desteklenmesi gerekir. Yargıtay uygulamasında bir insan ömrüne varan sürede, taşınmazda, paylaşmaya dayanan tarafın zilyet olması ve tespit gününe kadar taraflar arasında uyuşmazlık çıkmamış olması, bu olgu diğer başka delillerle de takviye edildiği takdirde paylaşmanın varlığı kabul edilmektedir. Öte yandan ortak miras bırakanın ölüm gününe göre terekesi iştirak halindedir. Mürteza'nin davalı tarafa yaptığı satışta bu nedenle geçersizdir. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davanın kabulüne, taşınmazların Gazi mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

Sonuç: Davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.1.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)