Mesajı Okuyun
Old 18-04-2007, 18:45   #1
Av.M.Yücel

 
Varsayılan TCK 279 Kamu Görevlisinin suçu bildirmemesi.

Değerli arkadaşlar,
Kamu görevi ifa eden bir şahıs (öğretmen) göreviyle bağlantılı ve re'sen kovuşturulan bir suçu bildirmemekten dolayı kovuşturma geçiriyor... Konuyla ilgili olarak değerli görüşlerinizi paylaşmanızı rica ediyorum. Olayın ayrıntıları şöyle;
1- Kamu görevlisi suçun işlendiği tarihte idari izinli.
2- Suç işlendikten hemen sonra değil ertesi gün ortaya çıkıyor.
3- Aynı gün kamu görevlisi kendi idari amiri olan İlçe Milli Eğitime suçu ihbar ediyor ve bu durum tutanaklara geçiyor.

Kamu görevlisinin kovuşturulması ve neticede kusursuz olduğu halde ceza alması ihtimali var. 4483 sayılı yasaya tabii olmalarına karşılık CMk. m 161/5'de Cumhuriyet Savcılarına tanınan doğrudan soruşturma yetkisine dayanılarak kamu soruşturma yapılmış ve kamu davası açılmış durumda. C. Savcının doğrudan kovuşturma yapabileceğine dair Danıştay kararları var:"CMK 161 Özet: Sanığın, tedavi için hastaneye getirilen kişinin resen takibi gerektiren şüpheli bir olay sonucunda öldüğünü cumhuriyet başsavcılığına bildirmemek şeklindeki eylemininin 1412 sayılı ceza muhakemeleri usulü kanunu'nun 154'üncü maddesi hükmü uyarınca adli göreve ilişkin olduğu anlaşıldığından genel hükümlere göre gereğinin yapılması gerekir. Danıştay 1. D 24.2.2005 K. 2005/ 221
CMK 161/5 Özet: Sanığın, tedavi için hastaneye getirilen kişinin resen takibi gerektiren şüpheli bir olay sonucunda öldüğünü cumhuriyet başsavcılığına bildirmemek şeklindeki eyleminin 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 154'üncü maddesi hükmü uyarınca adli göreve ilişkin olduğu anlaşıldığından, genel hükümlere göre gereğinin yapılması gerekir. Danıştay 1. Daire 24.02.2005 K. 2005/221"


Burada önemli olan konu şu kanaatimce:

1 - Suç ihbarının yetkili makama yapılmamış olması manevi unsur olan kastı ortadan kaldırır mı?
2 - Kamu davasının beraatle sonuçlanması ile birlikte mağdurun tazminat hakkı doğar mı?