Mesajı Okuyun
Old 05-12-2011, 22:40   #24
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı


Alıntı:
Yazan Gemici


Hukukun teorisini, ferlsefesini, tarihini ve sosyolojisini bilmek içinse, teorinin, felsefenin, tarihin ve sosyolojinin ne olduğunu bilmek zorundadır hukukçu.


Felsefe ''olan hukuk'' ile ilgilenmez. Felsefe ''olması gereken hukuku'' anlatır. Hukukçu ise ''olan hukuku'' öğrenmek ve uygulamak zorundadır.

Bu anlamda, felsefe öğrenmesi gereken hukukçu değil, kanun koyucudur. Hukukçu olması gereken hukuku uygulayamaz: hukukçu olan hukukla bağlıdır.

Hukukçu, hukukun yanı sıra felsefeyi de öğrenebilirse hukukçu - filozof olur; daha büyük hukukçu olmaz. Felsefenin olması gereken hukuku anlatmasıyla hukukçunun hukuk bilgisi genişlemez; felsefe bilgisi genişler.

Alıntı:
Yazan Gemici
Hukuk felsefesi konusunda sizinle aynı fikirde değilim. Hukuk felsefesinden ve felsefeden etkilenmiyen hiçbir hukuk sistemi yoktur. Her hukuk sisteminin ve her devlet yapısının temelinde ya bir bir felsefi ya da bir dini düşünce yatar.


Hukukun etkilenmediği bilim yoktur. Örneğin tıp da hukukla ilgilidir. Bu ilgi Adli Tıp olarak adlandırılır. Ama adında ''ADLİ'' olduğuna bakmamak gerekir: Adli tıp tıp biliminin bir dalıdır; hukukun dalı değildir. Hukuk felsefesi felsefenin bir dalıdır; hukukun dalı değildir.

Hukuk ayrı bir ağaçtır. Hukuk aynı ormanda aynı yağmurlarla beslense bile diğer ağaçlardan ayrıdır.

Hukukun dalları ile siyaset biliminin dalları birbirine girebilir. Hukukun dalları ekonominin dallarının gölgesinde kalabilir. Ama ağaçları birbiri ile karıştırmamak gerekir. Meyveleri farklıdır.

Sonuç olarak ''ilgilidir-etkilidir'' diyerek hukukçuya hukuk dışında bilim yapma zorunluluğu getirilmesi hukuka zarar verir. Hukukçuya tıp, ekonomi, felsefe gibi bilimler öğretilmeye kalkılırsa hukuk eğitimi güdük kalır. Hukukun alanı geniş olduğundan hukukçunun zamanı dardır.

Hukukçu ömrünü hukukla geçirmezse iyi bir hukukçu olamaz. Hukukçu ömrünü hukukla geçirirse belki iyi bir hukukçu olabilir.

Saygılarımla

Sayın Av.Armağan Konyalı,

1. yazdıklarınızı göz önünde bulundurursak, hukuk fakültelerinde hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi, hukuk tarihi, Roma hukuk gibi derslerin okutulmaması gerekir,demek gerekir, çünkü hukukçular tarafından uygulanmıyorlar. Ama okutuluyorlar. Bu dalların okutulmaları ve öğrenilmeleri yersiz mi sizce?
2. yazdıklarınızdan çıkardığım ikinci bir sonuç, hukuk fakültesinde hukuk öğrenip mezun olanlar uygulamacıdır. Benim düşüncem tam tersi yönde: Hukuk fakültesi hukuk bilimini öğretir, meslek değil. Bu anlamda bilim öğreten fakültelerle meslek yüksek okulları arasında bir fark vardır. Hukuk fakülteleri akademiker yetiştirir, teknokrat değil.
3. Adli tıpla ilgili tespitinize katılıyorum, adli tıp bir tıp dalıdır,ismindende anlaşılacağı üzere bir adli dal değildir.
4. Genelde kanun koyucu oturup kanun taslağı hazırlamaz, kanun taslakları hukukçu danışmanlar tarafından hazırlanıp kanun koyucunun/parlamento komisyonlarının veya parlamentonun önüne tartışılıp üzerinde bir karar verilsin düye konur.
5. Hukuk fakültelerinde hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi vs. okutan hocalar filosof değildir, hukukçudurlar ve hukukun felsefesini yapmaktadırlar.
6. Sırf yasa maddelerini bilen ve uygulayan bir hukukçu, hukuk fakültesini bitirmiş olsa bile iyi bir hukukçu değildir, bu hukuk bilgisi sosyolojik, psikolojik, antropolojik, felsefi bir temele otrutulmadığı sürece
7. Yasalar ve uygulama devletten devlete değişir, buna rağmen iyi bir hukukçu diğer ülkelerin yasalarını ve uygulamasını bişlmese bile, hukuku hukuk yapan temel değerleri kavramışsa eğer, düğer ülkelerde de iyi hukukçu olarak kabul görür. Buna en iyi örnek, Nazi Almanyasından kaçıp gelen Alman hukukçulardır.

Saygılarımla