Mesajı Okuyun
Old 12-09-2008, 12:37   #5
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Hukukun temel ilkelerinden "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi ne yazıkki geçerliliğini kaybetmiştir.

Şimdilerde "Şüphe sanığın aleyhinedir" ilkesi uygulanmaktadır. Suçu işlediği sabit olmamasına rağmen, sadece beyan ile ve/veya şüpheli olması neticesinde kişiler tutuklanıyor/cezalandırılıyor. Bu durum ceza yargılamasının genel prensipleri ile bağdaşmamaktadır.

Somut olayınızda her ne kadar kişilerin telefonu nereden ve nasıl getirdikleri konusunda şüpheler söz konusu olsa bile, şikayetçinin olmaması, telefonun çalıntı olduğunun tespit edilememesi, kişilerin kaçma şüphesinin olmaması ve sabit işlerinin olmasından dolayı tutuksuz yargılanmaları gerektiği kanaatindeyim.

2006 tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı, Cezalandırmanın/tutuklamanın genel ilkelerini çok net bir şekilde belirtmiştir.

ÖZET : Kasten orman yakma suçundan yargılanan sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir. Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri kuşkudan sanığın yararlanması ilkesidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılabilmesi için suçun kuşkuya yer olmayacak şekilde ispat edilmiş olması gerekir. Kuşkulu ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak hüküm kurulamaz. Ceza mahkumiyeti ihtimallere değil, kesin ve açık ispata dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçmenin tek yolu budur. Dosya kapsamından birbiriyle çelişkili, kesin kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak sanığın cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle beraata karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.