Mesajı Okuyun
Old 13-08-2010, 15:56   #1
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan yuva (kreş)- ilkokul - ortaokul - üniversite - avukatlık - evlilik - çocuk vs...

Hepimizin anlatacak bir hayatı vardır. Bunlardan bir öykü olur çıkar iken hayatımızın gelecek nesillere aktarılacak kuralları da ortaya çıkar. Ancak bu kurallar çıkarlar doğrultusunda değişebilmektedir. İşte biz buna İdare hukuku veya belki daha geniş anlamı ile Anayasa hukuku demekteyiz. Bu kurallar nelerdir: Annen baban çalışıyor ise yuvaya gidersin çalışmıyor ise eve gelen konu komşu dırdırı dinlersin sonra ilkokul mecburdur. İstanbuldan Anadolunun bir köşesine ortaokul okumaya gidersin. İller daha bağımsız değildir. Liseyi de okursun. Üniversite kimisine göre yurt çapında kimisine göre yerel bir konudur. Milyonlar üniversite sevdası ile köyünden kalkıp gitmiştir. İş bulmaya gelince o ilde oturanlar dışında olduğundan işe giremezsin. Üniversiteler köylüyü kabul ediyormuş ama iş çevreleri büyük şehirli olmayı arıyormuş kendisinin bir zamanlar köylü olduğunu unutarak. İş çevresi illere göre çalışıyormuş. Deneyimi de yabana atmamak gerek tabi ki ancak kurallar önceden bilinse keşke. Avukat olursun iş çevresinde hatırı sayılır ama ingilizlerin lordlar kamarasından uzağa gidemezsin.Sürekli bir maaş alıyor mudur? kim bilir. Okul bitince üniversitede kalamazsın bu seferde ayakkabı numaran 39 değildir. KPSS sınavı mı o da ne? Hukukçulara işletme maliye iktisat muhasebe vs.. soruyorlarmış. İyi de biz bunların hepsini öğrenmedik ki. Belki konsiltasyona izin verseler yararı olabilirdi. Maliye sosyal sigortalar barolar belediyeler hep nüfusa ve oy kullanmaya bağlıdır üniversitenin tam tersine yereldir ilçeler iller sıralamasına tabidir. Kültür de ne demek? Belki kimsenin sınırını bilmediği bölgesel bir şeydir. Bazıları halk oyunlarını katar bazıları düğünü bazıları oturup kalkmaya tokalaşmaya kadar vardırır sonunu. Hayatının sonuna kadar hep türk lirası kullanırsın belki ama sen yine de bir ilde ilçede yaşamışsındır. Apollon ile Artemis kardeşlerden hangisi yerli diye sıralamaya girer ama çocuklar hep sünnet ettirilir. Medusanın yeri neresidir kimse bilmez. Her ne kadar yerel yönetimleri kabul etsen bile evlenirken akraba saydıklarını çağırırsın. Yaşın gençken sen de bebeklerle oyuncaklarla oynamayı seversin arkadaşların olsun istersin ama yaşın ilerleyince aile baskısı üstün gelir. Buna da kızın evlenme yaşı gelmiştir diyoruz. Bir de erkek çocuğun daha kıymetli olduğunu unutmamak gerek kız çocuğuna evden gitse de konu komşu dırdır etmese gözüyle bakılır. Daha doğrusu kız şocuğu evden çıkması gereken yüktür.Bu ve başka nedenlerle kız çocukları yurtdışına bile gider. Kız çocuğu çalışmalı mıdır? Kocaya hizmetçi olmak en birinci görevdir. Ve sonra sen de belki ataların gibi çocuk büyütürsün.