|
Aşağıda bu konuyla ilgili bulduğum bir HGK kararı ekliyorum.Bu kararda Nüfus Kaydının düzeltilmesi ile Nesebin Reddi Davası arasındaki farklar açıkca ortaya konmuş.
Bu karara göre; "Nesebin reddinde, nüfus kaydında kişisel duruma ilişkin olarak yeralan bir bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiş, ancak,daha sonra "nesebin reddi davası" ile teknik anlamda bir yanlışlığa
dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının "gerçek durumu" yansıtmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sözkonusudur."
Yani benim olayımda ve buna benzer olaylar yukarıdaki şartları taşıdıklarında nüfus kaydının düzeltilmesi davası niteliğine sahip oluyor.
Ancak bu kararda davayı açan baba olduğu için çocuğun gerçek nesebiyle arasındaki bağın nasıl kurulduğu anlaşılamıyor.
Bu iki karar birlikte değerlendirildiğinde , bu tür davaların nüfus kaydının tashihi davası olduğunu ancak gerçek anne veya babaya ilişkin belirlemelerin soybağına ilişkin bir dava olduğu sonucu çıkıyor.
O halde nufüs kaydı düzeltilerek gerçek babanın belirlenmesi aşamasına geçildiğinde ( her iki dava birlikte açıldığında) bu dava babalık davası olarak , (dava şart ve sürelerinide içerir şekilde) mı görülmeye devam olunucaktır?
----------------------------
T. C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Esas No: 2008/2-36
Karar No: 2008/47
Tarihi: 30.01.2008
.Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası
.Nesebin Reddi Davası (Soybağının Reddi Davası)
.Hak Düşürücü Süre
.Evlenme ve Nesep Düzeltme Bildirimi ile Nüfusa Yapılan Kayıt
.Nüfus Kütüğündeki Kaydın Yanlış Olduğunun İspatı
.Davacının Yargılama Sırasında Vefatı
.Mirasçıların Davaya Katılımının Sağlanması
.Mirasçılar Arasında Mecburi Dava Arkadaşlığı Bulunması
ÖZET:
Davalı ile hiçbir şekilde birlikteliği olmadığı halde, davalının
kızının 3716 sayılı Af Kanunu gereği Nüfus Müdürlüğüne birlikte
başvurmuşçasına nüfusuna kayıt edildiğini sonradan öğrendiğini, ancak,
davalı ile birlikte Nüfus Müdürlüğüne başvurmadığı gibi, Evlenme ve
Nesep Düzeltme Bildirimi belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını
ileri süren davacı, davalı tarafından nüfusuna yaptırılan kaydın
iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Uyuşmazlık;
davanın, nesebin reddi mi yoksa nüfus kaydının düzeltilmesi davası mı
olduğu, buna bağlı olarak davanın süreden reddi kararının yerinde olup
olmadığı, yargılama sırasında ölen davacının oğlu ile ilgili iptal
davasının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve sonucuna göre
davacının oğlunun da davaya dahil edilerek göstereceği delillerin
toplanmasının gerekip gerekmediği konusundadır.
Nesep (soybağı), birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi
ifade eder. Bu kavram içerisinde bulunan kan bağının hukuk düzeninin
aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Nesebi yaratan temel
ilişki evlilik olmakla birlikte, evlilik dışında doğan çocukların
nesepleri anne ve babanın sonradan birbirleriyle evlenmeleriyle,
şartlarının oluşması halinde hakim hükmüyle, babalık davasıyla, tanıma
ile veya kısaca af kanunları olarak nitelendirilen "bir evlenme akdine
dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine
ilişkin" kanunlar uyarınca düzeltilebilir.
Evliliğin devamı sırasında ya da evliliğin sona ermesini izleyen üçyüz
gün içinde doğan çocukların neseplerinin düzgün olduğu yolundaki
"sahih nesep karinesi" veya "babalık karinesi"nin aksinin ispatı
olanaklıdır. Doğan çocuğun nesebini reddetmek isteyen koca, çocuğun
kendisinden olmadığını dava açarak ispatlayabilir. Bu şekilde nesep
karinesinin çürütülmesi, öğretide ve uygulamada nesebin reddi, açılan
dava da nesebin reddi davası olarak ifade edilir. Nesebin reddi
davasının açılması, koca ve mirasçıları yönünden, doğumu öğrenme
tarihinden itibaren bir aylık hak düşürücü süre ile sınırlanmıştır.
Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi, kişisel durumlardaki değişikliklerin
nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesini
ifade eder. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus
kaydının bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. 1587 sayılı
Nüfus Kanununun 47. maddesi uyarınca, kişisel durumlarda ortaya çıkan
değişiklikler için mahkeme kararı gerekmediği halde, nüfus
kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden
karar alınması zorunludur. Nüfus kütüğündeki doğru olmayan kayıtlar,
ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak kayıt düzeltme
davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilir. Uygulamada bu dava,
nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmaktadı r. Herhangi
bir sınırlama olmaksızın, nüfus kütüğünde mevcut her kaydın
düzeltilmesi istenebilir. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı
olmayan nüfus kaydının düzeltilmesi davalarında, her türlü delile
başvurulabilir. Resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceğ i gibi, tanık
da dinlenebilir.
Nesebin reddinde, nüfus kaydında kişisel duruma ilişkin olarak yer
alan bir bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiş, ancak,
daha sonra "nesebin reddi davası" ile teknik anlamda bir yanlışlığa
dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus
kaydının "gerçek durumu" yansıtmaması, baştan yanlış olarak kütüğe
geçirilmesi sözkonusudur.
Babanın başvurusu olmadan sahte belgelerle evlilik dışında doğan
çocuğun nüfusa kaydedildiğinin ileri sürülmesi durumunda, uyuşmazlığın
nüfus kaydının düzeltilmesi davası çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Davalı anne ile davacı arasında hiçbir zaman evlenme akdinin
gerçekleşmediği, davalı çocuğun evlilik dışında doğduğu, bu arada
çıkan 3716 sayılı Bir Evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik
ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline
İlişkin Kanunun, davalının nesebinin düzeltilmesine olanak tanıdığı,
bu Kanuna göre Evlenme ve Nesep Düzeltme Bildirimi belgesi dayanak
alınarak davacının kütüğüne tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının, kendi başvurusu ve imzası bulunmayan belgeye dayanılarak
nesep düzeltilmesinin yapıldığı iddiasıyla, nüfus kayıtlarından
davalının kızının çıkarılmasını ve nüfus kaydının gerçeğe uygun
şekilde düzeltilmesini talep etmiş olması karşısında, dava, nesebin
reddi değil, nüfus kaydının düzeltilmesi davası niteliğindedir.
Davacının nüfus kütüğündeki kaydın ve tescile esas dayanak belgenin
gerçeğe uygun olmadığına ilişkin iddiası ve davalının aksi yöndeki
savunmasının, hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın, her türlü delille
ispatlanması olanaklıdır. Mahkemece alınan Adli Tıp raporunda, tescil
dayanağı belgede bulunan imzanın davacının eli ürünü olmadığının
belirtilmesi ve belge tanıklarının, davacının başvurması sonucu
çocuğun nesebinin düzeltilmesine ilişkin belgenin düzenlendiğini beyan
etmeleri karşısında, davacı ile karı-koca gibi birlikte yaşadıklarını
savunan davalının göstereceği delillerin de toplanması gerekir.
Yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçılarının mirasçılık
durumu değişeceğinden, mecburi dava arkadaşı olan tüm mirasçıların
davaya katılımı sağlanmalı, davacının mirasçısı durumunda görünen oğlu
aleyhine açtığı diğer kayıt iptali davasının kesinleşip kesinleşmediği
araştırılmalı, sonucuna göre davaya dahil edilip delilleri toplanmalı
sonucuna göre karar verilmelidir.
|