Mesajı Okuyun
Old 06-04-2011, 18:38   #8
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
1) Bakaya ve yoklama kaçağı suçlarına idarî para cezası getirilmektedir.

Askeri Ceza Kanununda yapılan değişiklikle saklı, yoklama kaçağı ve bakaya suçları, kabahate dönüştürülerek idarî para cezası yaptırımına bağlanmakta ve bu tür davalar mahkemelerin görev alanı dışına çıkarılmaktadır. İdarî yaptırım kararının askerlik şubesi başkanlığınca verilmesi öngörülmektedir. Bu şekilde 180.000 civarında dosyanın adliyelere gelişi önlenecektir.


2) Disiplin ve tazyik hapsi gerektiren her icra suçu mahkeme önüne gelmeyecektir.

İcra ve İflas Kanununda yapılan değişiklikle disiplin ve tazyik hapsi gerektiren eylemlerde parasal bir sınır öngörülerek, bu sınırın altında kalan icra suçlarının mahkeme önüne gelmesi engellenmektedir. Toplam alacak miktarı Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından 16 yaşından büyükler için belirlenen aylık brüt asgari ücret tutarının altında kalan takiplerde disiplin ve tazyik hapsi uygulanmayacaktır. 2010 yılında mahkemelere bu türden "esas"a kaydedilen 300.000'i aşkın, "değişik iş"e kaydedilen 250.000'i aşkın olmak üzere toplam 550.000'i aşkın dosya gelmiştir. Yapılan değişiklikle bu dosyaların büyük kısmının mahkeme önüne gelmesi önlenecektir.


3) Pasaportsuz yurda giriş ve yurttan çıkış, idarece belirlenen giriş kapıları dışındaki yerlerden yurda giriş ve yurttan çıkış gibi suçlar kabahate çevrilerek idari para cezasına bağlanmaktadır.

Pasaport Kanununda yapılan değişiklikle yargının iş yükünü artıran ve Kanunun 33, 34 ve 35 inci maddelerinde yer alan suçlar, kabahate çevrilerek, mahkemelerin görev alanı dışına çıkarılmaktadır. İdarî yaptırım kararı ilgili kolluk birimi amiri tarafından verilecektir. Bu şekilde 2010 yılında, Cumhuriyet savcılıklarına yaklaşık 9.000, mahkemelere ise yaklaşık 3.000 dosya gelmiştir.Bu şekilde söz konusu dosyaların adliyelere gelişi önlenecektir.


4) Düşük ve devrikten emval toplamak, izinsiz dal, çırpı toplamak gibi basit orman suçları kabahate çevrilmektedir.


Orman Kanununun 91 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan (düşük ve devrikten emval toplamak, izinsiz dal çırpı toplamak gibi) basit orman suçları, kabahat niteliğine dönüştürülmekte ve idarî para cezası yaptırımına bağlanmaktadır. Bu eylem sebebiyle 2009 ve 2010 yılında adliyelere toplam yaklaşık 4.000 dosya gelmiştir. Bu şekilde söz konusu dosyaların adliyelere gelişi önlenecektir.


5) Ceza davalarında istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru için harç getirilmektedir.

Harçlar Kanununda değişiklik yapılarak davayı uzatma maksadına yönelik kanun yolu başvurularının engellenmesi amacıyla ceza mahkemeleri kararlarına karşı kanun yoluna müracaat durumunda da harç alınması usulü getirilmektedir. UYAP istatistik verilerine göre 2010 yılında ceza mahkemelerinden verilen yaklaşık 270.000 karar, temyizen Yargıtaya gelmiştir. İcra ceza mahkemelerinden verilen yaklaşık 38.000 karar da itirazen Ağır Ceza Mahkemelerine gelmiştir.Yapılan bu değişiklikle, söz konusu kanun yolu başvurularının önemli bir kısmının önleneceği düşünülmektedir.


6) Mirasçılık belgesi alınması ile terk eden eşin ortak konuta davet edilmesinin mahkemeye başvurulmadan noterden de yapılabilmesi öngörülmektedir.

Çekişmesiz yargı işi niteliğinde bulunan, "terk eden eşin ortak konuta davet edilmesine" ve "mirasçılık belgesi verilmesine" ilişkin işlemlerin mahkemeler yanında noterler tarafından da yapılabilmesi imkânı getirilerek, mahkemelerin iş yükünün azaltılması amaçlanmaktadır. 2010 yılında mahkemelere, terk eden eşin ortak konuta davetiyle ilgili olarak 2.570, mirasçılık belgesi verilmesiyle ilgili olarak ise yaklaşık 445.000 dosya gelmiştir. Yapılan değişiklikle bunların mahkemelere gelmeye gerek kalmaksızın noterden de yapılabilmesi söz konusu olacaktır.


7) Yükseköğretim Kurumlarında görev yapan memurlar hakkında soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi hakkındaki kararlar Danıştayda değil ilgili Bölge İdare Mahkemesinde denetlenecektir.

Üniversitelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalışan memurlar hakkında soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesine ilişkin kararların Danıştay tarafından denetlenmesinden vazgeçilmekte ve bu tür davaların ilgili bölge idare mahkemelerince kesin olarak karara bağlanması öngörülmektedir. Böylece Danıştayın iş yükünün kısmen hafifletilmesi amaçlanmaktadır.


8) Bakanlıkların ülke çapında olmayan bölgesel alanda uygulanacak düzenleyici işlemlerine karşı yapılacak başvuruların Danıştaya gelmeden ilk derece mahkemesi olarak idare mahkemelerinde görülmesi öngörülmektedir.

Danıştayın iş yükünü azaltmak amacıyla, ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı bir kısım davalar (Danıştay Kanunu md.24) idarî mahkemelerinin görev alanına bırakılmaktadır. Bu kapsamda Bakanlıkların ülke çapında olmayıp, bölgesel bir alanda uygulanacak düzenleyici işlemlerinden doğan davalar (örneğin imar planı uygulamaları) idarî mahkemelerce görülecektir.


9) İdare mahkemelerince verilen ve temyiz incelemesi için Danıştaya gelen bazı davaların itiraz incelemesinin Bölge İdare Mahkemelerinde yapılarak kesinleştirilmesi öngörülmektedir.

2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununun 45 inci maddesine yapılan değişiklikle, halen temyiz incelemesi için Danıştaya gelen bir kısım davaların, itirazen Bölge İdare Mahkemelerince incelenip kesin olarak karara bağlanması öngörülmektedir. Böylece Danıştayın iş yükünün azaltılması hedeflenmektedir. Bu kapsamda, idare ve vergi mahkemelerinden verilen;

İlk ve orta öğretim öğrencilerinin kayıt, nakil, ilişik kesme, disiplin ve sınıf geçmeleri ile notlarının tespitine ilişkin işlemlerden,

Yükseköğretim öğrencilerinin kayıt, nakil, öğrencilikle ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğuranlar dışında kalan disiplin cezaları, sınıf geçme ve notlarının tespitine ilişkin işlemlerden,

Kamu görevlileri hakkında tesis edilen geçici görevlendirme, vekâleten atama, ikinci görev, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman, izin ve il içi naklen atama ve bölge teşkilatı bulunan kurum ve kuruluşlarda görev yapan kamu görevlilerinin bölge içi atama işlemlerinden,

Kamu görevlilerinin, görevle ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğuranlar dışında kalan disiplin cezalarından,

Taşınmaz mal zilyedliğine yapılan tecavüzlerden kaynaklanan işlemlere ilişkin davalar,

Vakıflar Genel Müdürlüğü ile mazbut ve ve mülhak vakıflara ait taşınmazların tahliye işlemlerinden,

Kamu kurum ve kuruluşları tarafından sosyal yardım amacıyla bağlanan aylık ve yapılan sosyal yardımlarla ilgili uygulamalardan,

Asker ailesine yardım ile ilgili işlemler hakkında açılacak davalardan,

Karayolları Trafik Kanunu uyarınca valiliklerce, kaymakamlıklarca ve belediyelerce tesis edilecek işlemlerden,

Belediyelerin ulaşım ve toplu taşımaya ilişkin işlemlerinden,

İmar Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca tesis edilen mühürleme, durdurma, yıkım kararları ile bunlara ilişkin olarak verilen para cezaları ve bu cezaların tahsili amacıyla tesis edilen işlemlerden,

Tek hâkim tarafından karara bağlanan vergi ve diğer kamu alacaklarının asıllarına bağlı ceza, faiz, gecikme faizi ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun bunlar hakkında uygulanmasından,

Konusu ellibin lirayı aşmayan idari işlemler ile bu miktarı aşmayan tazminat istemlerinden,

kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verdikleri nihai kararlar ile tek hakimle verilen nihai kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebilecektir.

Bu tür davalar artık Danıştaya gelmeyecektir. Bu davalarla ilgili olarak sağlıklı istatistiki veriler bulunmamakla birlikte, bu değişikliğin Danıştayın iş yükünde önemli bir azalmaya sebep olacağı düşünülmektedir.


10) Yüksek Mahkemelerin ve Bölge İdare Mahkemelerinin temyiz ya da itiraz üzerine kararlarını inceledikleri hâkim ve savcılara not vermesi ve bu notun hâkim ve savcıların terfilerinde esas alınması uygulamasından vazgeçilmektedir.

Yüksek mahkemelerce ve bölge idare mahkemelerince verilen "not"ların, hâkim ve savcıların terfilerinde esas alınmasından vazgeçilerek, hâkim ve savcıların terfi etmesi için gerekli olan dosya sayısını tutturmak amacıyla gereksiz yere yapılan temyizlerin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Teknik olarak bir istatistik vermek mümkün olmamakla birlikte bu kapsamda temyiz edilen dosya sayısının toplam temyizlerin %10 - 15'ini oluşturduğu tahmin edilmektedir.


11) Cumhuriyet savcılıkları arasında çıkan yetki uyuşmazlıkları için çözüm mercii getirilmektedir.

Soruşturma aşamasında Cumhuriyet başsavcılıkları arasında çıkan yetki uyuşmazlıklarının çözüm mercii belirlenerek soruşturma evrakının sürüncemede kalmasının ve gereksiz şekilde yargılama sürecinin uzamasının önlenmesi amaçlanmaktadır. UYAP istatistik verilerine göre 2010 yılında yaklaşık 230.000 dosyada yetkisizlik kararı verilmiştir.


12) Ağır ceza mahkemesi başkanlarının itirazen inceledikleri işlerin bir kısmının, ağır ceza mahkemesi üyelerince de karara bağlanabilmesi öngörülmektedir.

Ağır ceza mahkemesi başkanlarının iş yükünün azaltılması amacıyla, "kovuşturmaya yer olmadığına dair karar"lara yapılan itirazların, başkan yanında görevlendireceği üye tarafından da karara bağlanabilmesi öngörülmektedir. UYAP istatistik verilerine göre 2010 yılında yaklaşık 32.000 dosya itiraz üzerine sadece ağır ceza mahkemesi başkanları tarafından karara bağlanmıştır.


13) Ceza mahkemelerince verilen kararlardaki kesinlik sınırı artırılmaktadır.

Ceza mahkemelerince "doğrudan" verilen ve miktarı üçbin Türk Lirasını geçmeyen adlî para cezalarına ilişkin kararların "kesin olması" öngörülerek bölge adliye mahkemelerinin ve Yargıtayın iş yükünün azaltılması amaçlanmaktadır. UYAP istatistik verilerine göre 2010 yılının adli para cezası miktarı 3.000 TL'den az olan ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda ekim, kasım ve aralık aylarında temyiz edilen dosya sayısı 19.500 civarındadır.


14) Kabahatler Kanunu uyarınca idari yaptırım kararlarına karşı yapılacak başvurularda son karar merciinin ağır ceza mahkemesi olması yerine asliye ceza mahkemesi olması öngörülmektedir.

Kabahatler Kanununda değişiklik yapılarak idarî yaptırımlar konusunda sulh ceza mahkemesince verilecek "son karar" aleyhine itirazın "ağır ceza mahkemesine" yapılmasına ilişkin uygulamadan vazgeçilmekte ve bu itirazın "asliye ceza mahkemesine" yapılması öngörülmektedir. Böylece ağır ceza mahkemelerinin iş yükleri azaltılarak bu mahkemelerin kendi görev alanlarındaki daha nitelikli davalara zaman ayırabilmeleri mümkün hale getirilmektedir.


15) Yargıtayda temyiz incelemesi sırasında duruşma talep edilebilmesi için öngörülen parasal sınır artırılmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ve 362 nci maddelerinde değişiklik yapılarak duruşmalı temyiz talepleri için öngörülen parasal sınır artırılmaktadır. Günümüzün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ve 362 nci maddelerindeki parasal sınırlar arttırıldığından, bu parasal değerlere uygunluğun sağlanması amacıyla değişikliğin yapılması gerekli görülmektedir.


16) Hükümlülerin ve tutukluların yakın akrabalarının cenazelerine katılabilmesi kolaylaştırılmaktadır.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 116 ncı maddesine fıkra eklenerek hükümlülerin, ana, baba, eş, kardeş veya çocuğunun ölümü hâlinde, cenazeye katılması için "infaz kurumunun bulunduğu yerde olmak" şartı kaldırılmakta ve bu imkân tutuklular için de getirilmektedir.


17) Cumhuriyet savcılarının asliye ceza ve asliye hukuk mahkemelerindeki duruşmalara katılma zorunluluğu kaldırılmaktadır.

5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda değişiklik yapılarak Cumhuriyet savcılarının, asliye ceza mahkemelerindeki duruşmalara katılması uygulamasından vazgeçilip, soruşturma işlemlerini daha etkin ve süratli bir şekilde yürütmeleri amaçlanmaktadır. Bu kapsamda tasarıyla asliye hukuk mahkemelerinde görülen ve Cumhuriyet savcılarının Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca katılması öngörülen davaların duruşmalarına katılması uygulamasından da vazgeçilmektedir.


Sonuç olarak;

a) Kabahate çevrilen suçlarla ilgili olarak 200 bine yakın dosyanın,

b) Noterlere verilen yetki ve İcra ve İflas Kanunundaki değişiklik sebebiyle 1 milyon dosyanın büyük kısmının adliyelere,

c) Harçlar Kanununda yapılan değişiklik sebebiyle 300 bini aşkın dosyanın büyük kısmının,

d) Ceza mahkemelerin kararlarındaki kesinlik sınırı sebebiyle 80 bine yakın dosyanın büyük kısmının,

e) Hakim ve savcılara not verilmesi uygulamasının kaldırılması sebebiyle Yargıtayın tüm iş yükünün %10-15'ini teşkil eden yaklaşık 80 bin dosyanın Yargıtay önüne,

e) Danıştay Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Yükseköğretim Kanunundaki değişiklikler sebebiyle yaklaşık 30 bin dosyanın Danıştay önüne gelişinin önleneceği öngörülmektedir.

Böylece; bu Tasarının, yaklaşık 1 milyon 690 bin dosya itibariyle, yargının hızlandırılması ve iş yükünün azaltılması amacına hizmet edeceği tahmin edilmektedir

memurlar.net'ten alıntıdır