Mesajı Okuyun
Old 21-12-2006, 02:34   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Daha yeni tarihli...

Alıntı:

**************
MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ - MİRASTAN MAL KAÇIRMA - GİZLİ BAĞIŞ NİTELİĞİ
KAYIT NO : 77802
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 9067
Karar Yılı : 2005
Karar No : 10079
Karar Tarihi : 26.09.2005
Daire No : 1
Daire : HD
**************
ÖZET : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.Gerçekten , 1.4.1974 tarihli karar , konusu ve sonuç bölümü itibariyle , murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek" gizli bağış " şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782; 21.9.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Somut olay yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde 3.kişiden miras bırakanın oğluna temlik edilen taşınmaz yönünden 1.4.1974 tarih ½ Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirir.
**************
(818 S. K. m. 18) (1.4.1974 Tarih 1/2 Sayılı YİBK)
Dava: Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakanları Yusuf'un çekişmeli taşınmazın bedelini ödeyip o tarihlerde öğrenci olan oğlu Musa adına muvazaalı olarak tescil ettirdiğini, onunda bu payı davalı Huriye'ye temlik ettiğini ileri sürüp 1 ve 5 imar parsellerinde davalı adına kayıtlı payların miras payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir.
Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların iddiaları sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 139 parseldeki 1044/38250 payın dava dışı 3.kişilerden Musa'ya bilvekale anne ve babası tarafından 20.9.1978 tarihinde satın alınarak sicil oluşturulduğu Musa'nın da anılan taşınmazı 20.8.1987 tarihinde annesi olan davalı Huriye'ye 300.000 lira bedelle devrettiği taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak 1 ve 5 sayılı imar parsellerinde halen davalının paydaş olduğu anlaşılmaktadır.
Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.Gerçekten , 1.4.1974 tarihli karar , konusu ve sonuç bölümü itibariyle , murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek" gizli bağış " şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782; 21.9.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Somut olay yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde 3.kişiden miras bırakanın oğluna temlik edilen taşınmaz yönünden 1.4.1974 tarih ½ Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Sonuç? Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 26.9.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.