Mesajı Okuyun
Old 28-05-2013, 07:57   #9
Admin

 
Varsayılan

Öncelikle geçmiş olsun!

Yaşanan olayda şikayetçi kim olursa olsun (avukat, hakim, savcı, emniyet müdürü, cumhurbaşkanı vs.) delil/tanık olmadan dava açılmasını mümkün ve doğru görmüyorum. Bu bakımdan takipsizlik kararı bence de doğrudur, Sayın Av.Cengiz Aladağ'a katılıyorum.

Öte yandan yasal mercilere şikayet hakkını kullanan bir kişiye karşı da soruşturma takipsizlikle sonuçlandı diye "suç uydurma" veya "iftira" suçuyla işlem yapılması mümkün değildir ve hak arama özgürlüğüne tecavüz niteliğindedir. Yargıtay'ın özellikle iftira suçuyla ilgili bu doğrultuda yüzlerce içtihatı var.

Sayın Savcıya şunu da sormak gerek: Hergün önüne yüzlerce suç duyurusu geliyor ve bunlarla ilgili yüzlerce soruşturma yapıyor. Hiç şüphesiz pekçok dosyada da delil/tanık olmadığı için takipsizlik kararı veriyor. Bu dosyaların bugüne kadar kaç tanesinde şikayetçi için suç uydurma suçuyla soruşturma açtığını ciddi olarak merak ediyorum. Eğer delil yetersizliği nedeniyle takipsizlikle sonuçlanan her dosyasında suç uydurma suçu için ceza soruşturması yapıyorsa ne ala, yok eğer bu dosyaların içlerinden sanığın, şikayetçinin mesleklerine göre seçim yapıp bu soruşturmayı keyfi bir baskı ve cezalandırma aracı olarak kullanıyorsa, o zaman da savcının eyleminin TCK'da düzenlenen hangi suça girdiğini irdelemek gerekebilir.

Eğer hakkınızda suç uydurma suçundan ceza soruşturması başlatılırsa, bence HSYK'na gidip, bu savcının takipsizlik kararları sonrasında şikayetçi hakkında koğuşturma istatistiklerinin incelenmesini ve neden bazı dosyalarda bu işlemi yapıp, çoğunda yapmadığının araştırılmasını talep edin.