Mesajı Okuyun
Old 04-01-2013, 21:20   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2010/10720 Esas 2011/ 15425Karar Sayılı İlamı: "Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda tarih numarası gösterilen hükmün her iki dava yönünden temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 11.10.2011 günü duruşmalı temyiz eden davalı-davacı R____ Ç____ vekili Av. S____ T____ ve karşı taraf temyiz eden davacı-davalı S____ Ç____ vekili Av. A____ S____ Ö____ geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar:

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Boşanmaya sebep olan olaylarda eşinin manevi olarak bağımsız konut istemine karşılık vermeyen, ailesinin evliliğe müdahalesine ses çıkarmayan, eşine fiziksel şiddet uygulayıp hakaret eden davalı-davacı kocanın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda tamamen kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı-davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi bir olayın varlığı da kanıtlanmamıştır. Bu sebeple davalı-davacı kocanın davasının reddi gerekirken kabulüyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3- Taraflar aynı yerde bulunmaktadırlar. Velayeti davacı-davalı anneye verilen çocuklarla davalı-davacı baba arasında ayın belli haftalarında kişisel ilişki kurulmaması usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle kadın yararına 3. bentte gösterilen sebeplerle koca yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarda I. bentte gösterilen sebeplerle ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 825.00 TL. vekalet ücretinin S____'dan alınıp R____'ye ve 825.00 TL. vekalet ücretinin de R____'den alınıp S____'ya verilmesine temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile 11.10.2011 tarihinde karar verildi."[/quote]

*** Ve yine aşağıdaki kararda da dolaylı olarak, sadece ailelerin sebep olduğu olaylarda davacı kocanın açtığı boşanma davasının reddildiği ve Yargıtay denetiminden geçerek kararın onandığı görülmekte..

Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2005/5130 Esas 2005/6106 Karar sayılı ilamı: "Davacı E____ G____ ile davalı H____ G____aralarındaki nafaka davasına dair Ordu Aile Hakimliğinden verilen 27.12.2004 günlü ve 2004/364 E. 859 K. sayılı hükmün Temyizi hakkında dairece verilen 1.3.2005 günlü ve 2005/1628 E. 2009 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı yasa ile değişik 427/2 maddesi ile taşınır mal ve alacak davalarında temyiz sınırı 1.000.000.000 lira olarak hüküm altına alınmıştır.

Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 E. 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır.

Temyize konu edilen karar 5219 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden sonra verilmiş olup yıllık nafaka (farkı) miktarı 1.000.000.000 liradan fazladır.

Ancak Dairemizin 1.3.2005 tarih ve 2005/1628 E. 2009 K. sayılı kararı ile aylık nafaka miktarı esas alınarak temyiz talebinin reddine karar verildiğinden Dairemizin maddi hataya müstenit olarak verilen kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davada, davalı kocanın açtığı boşanma davasının reddedilerek kesinleştiği, o tarihten beri bir araya gelmeyen ve birlikteliğin sağlanması için gayret göstermeyen davalının mali yardımda da bulunmadığı ileri sürülerek davacı için aylık 600.000.000 lira tedbir nafakasına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.

Mahkemece, davacının müşterek konuttan ayrılarak baba evine gittiği ve ayrı yaşamada haklılığını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Somut olayda, reddedilip kesinleşen boşanma dava dosyasına göre; taraflar arasındaki geçimsizliğin daha ziyade ailelerin evlilik birliğine müdahaleleri ve özellikle davalının ailesi ile altlı üstlü oturan tarafların gerçek anlamda bağımsız bir konutlarının bulunmamasından kaynaklandığı, ayrıca boşanma davası öncesinde başlayan ayrı yaşamın davanın reddinden sonra da devam ettiği anlaşılmaktadır.

Eşler, boşanma davası süresince ayrı yaşama hakkına sahip iseler de, davanın reddinden sonra bu hakkın ebediyen devam edeceğini kabul etmek evlilik kurumu ile bağdaşmaz, bu durumda asıl olan karı kocanın müşterek yuvada birleşmeleridir.

Ancak, davalı koca müşterek hayatın yeniden kurulması için eşine ihtar göndererek eve davet etmediği gibi, aracılık yapan davacı tanıklarının beyanlarına göre bir araya gelmek de istememektedir.

O halde, mahkemece davacının ayrı yaşamda haklı olduğu kabul edilerek, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına göre <hakkaniyete> uygun miktarda nafakaya hükmetmek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Umarım yararı olur.

Saygılarımla,