Mesajı Okuyun
Old 30-11-2011, 15:37   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/904
Karar: 2010/5475
Karar Tarihi: 14.06.2010


TAZMİNAT DAVASI - KASKO SİGORTASI POLİÇESİNDEN KAYNAKLANAN TAZMİNAT İSTEMİ - OLAYIN MÜNHASIRAN ALKOLÜN ETKİSİ İLE MEYDANA GELDİĞİ KONUSUNDA YETERLİ DELİL OLMADIĞI - İSPAT KÜLFETİNİN DAVALI SİGORTACIDA OLDUĞU - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Somut olayda; yargılama sırasında alınan 16.04.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporda; <sürücünün aldığı alkolün promil olarak değerini tespit etmek mümkün olmadığından, alkolün münhasıran kazaya etkili olduğu hususunda kanaat oluşmadığı bildirilmiştir. İtiraz üzerine alınan 29.08.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; olayın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği belirlenmiştir. Hükme esas alınan 06.03.2009 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise; olayın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği konusunda yeterli delil olmadığı kanaatine varılmış olsa da, davacı sigortalının kazanın alkolün etkisi altında olmadığını ispatlayamadığı belirtilmiştir, ispat külfeti davalı sigortacıda olup, ters çevrilerek davacıya yüklenemez.

(2918 S. K. m. 48) (6762 S. K. m. 1281) (Karayolları Trafik Yönetmeliği m. 97) (YHGK 23.10.2002 T. 2002/11-768 E. 2002/840 K.) (YHGK 02.03.2005 T. 2005/11-81 E. 2005/118 K.) (YHGK 14.12.2005 T. 2005/11-624 E. 2005/713 K.)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, meydana gelen tek taraflı kaza sonucu pert total olduğunu, başvuruya rağmen davalı sigorta şirketince ödeme yapılmadığını belirterek, ıslah ile arttırılmış toplam 14.950.00 TL'nın, ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu ve salt alkolün etkisiyle kazanın meydana geldiğini, hasarın teminat dışında kattığı m bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kazanın, münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği ve rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2918 sayılı KTK'nun 48. maddesinde; alkollü içki alması federeyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.

Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin, <Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler İle İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı> başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan <b-2> bendinde, <alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.

Ayrıca, Motorlu Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları'nın A.5.5. maddesinde; Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir.

Bununla birlikte, Kasko Sigortası Genel Şartları'nın A.5.5. maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.

O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek kaşına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK'nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.

Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-118; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)

Somut olayda; yargılama sırasında alınan 16.04.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporda; <sürücünün aldığı alkolün promil olarak değerini tespit etmek mümkün olmadığından, alkolün münhasıran kazaya etkili olduğu hususunda kanaat oluşmadığı bildirilmiştir. İtiraz üzerine alınan 29.08.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; olayın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği belirlenmiştir. Hükme esas alınan 06.03.2009 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise; olayın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği konusunda yeterli delil olmadığı kanaatine varılmış olsa da, davacı sigortalının kazanın alkolün etkisi altında olmadığını ispatlayamadığı belirtilmiştir, ispat külfeti davalı sigortacıda olup, ters çevrilerek davacıya yüklenemez.

Bu durumda mahkemece, dosyadaki raporlara göre, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği ve hasarın teminat kapsamında kaldığı anlaşılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı