Mesajı Okuyun
Old 14-12-2012, 01:01   #9
Hak Hukuk

 
Varsayılan Netice

Rehin şerhini kaldırmayan bankaya karşı açtığımız menfi tespit ve iptal davası 2008 yılında lehimize sonuçlandı. Yargılama giderlerinin davalı bankadan tahsiline de hükmedildi ancak vekalet ücreti hususunda bir hüküm kararda yoktu. Bu noktayı temyiz ettik ve kararı alıp 38..plakaya götürdük; burası 34..plakaya yazdı: “ne olacak!” diye. İstanbul’da bize, “karar kesinleşsin, öyle gelin işleyelim; ayrıca i.tedbir kararı da kaldırılmamış” dendi.
Müvekkilin aracını trafikte çalıştırabilmesi şeklindeki i.tedbir talebimiz Mahkemece reddedilmiş idiyse de, Savcılık tarafından kabul görmüştü ve araç trafiğe çıkartılabilmişti.
O arada suç şebekesi, müvekkilin dedektifliğinin katkısıyla yakalandı ve kamu davası açıldığından, tedbirin kaldırılması kararını ( davalı bankanın, “rehin hakkımız devam etmesi şartıyla” denen muvafakat yazısı sayesinde) ağır ceza mahkemesinden alabildik; koştuk İstanbul’a.
Tescilde yıllarca çalışmış emekli bir başkomiseri çağırdılar; mahkeme kararları, taleplerimiz, elimizdeki gerçek araç ruhsatını önüne koydular. İki gün sonra gittiğimizde, yargı karar ve yazışmalarına gerekyok, dendi;
aracın gerçek ruhsatı halen geçerli mülkiyet belgesidir; bir aracın iki tane ruhsatı olmaz, 38..plakadaki tescilin ortadan kaldırılması için yazı yazıldı, müvekkilin eline, “geçerlidir” diye ilk ruhsatıverildi, “gidebilirsiniz”dendi bize; işimiz görülmüştü..
açılan davalar, şehirlerarası git geller, trafikte olabilmek adına tedbir taleplerimiz, çırpınmalar (davacı , kendimi adliye önündeyakacağım diyordu, ben de, “bu celse bu celse!” deyip iki yıl geçmişti) ve bütün bunların gereksiz olduğu, bir emekli tescil başkomiserinin basiretli yaklaşımı sayesinde orta yerde anlaşılmıştı.