Mesajı Okuyun
Old 01-11-2013, 16:17   #4
davuterkan

 
Varsayılan

İlk anlattığınız olayda kişinin beraat etmesi gerektiğine inanıyorum. Teşhis edilen kişi siz de olabilirsiniz mesela. Ve o tarihte o saatte nerede olduğunuzu ispatlayamayabilirsiniz. Olaydan 2 ay sonra gözaltına alınırsanız, 2 ay önce nerede olduğunuzu ispatlamanızın sizden istenmesi hukuki olur mu? Hem ispat yükümlülüğü iddia edende değil miydi?

Beraat etmeli diyorum, çünkü masum 1 kişinin yok yere cezalandırılmasındansa varsın 1000 suçlu cezadan kurtulsun. Onu da devlet düşünsün. Devletin suçu önleme yükümlülüğü var, onu yerine getirsin. Devlet suçu engelleyemiyor, suç işlendikten sonra olayı da açığa çıkaramıyor, bunun faturasının şüpheliden-sanıktan çıkarılması doğru mu?

Hakimin vicdani kanaatine saygı duyulmalıdır. Ancak vicdani kanaat delillere dayanmalıdır. Ve ceza yargılaması hukukunun temel ilkelerini gözardı etmemelidir. Yukarıda verdiğim kararda mahkeme vicdani kanaatim bu yöndedir demiyor. "Müştekinin yalan söylemesi için neden yok, o halde doğru söylüyor" diyor. Ondan önce şu soruyu sormayı unutuyor. Sanığın bu suçu işlemesi için makul bir neden var mı? Bu ceza mahkemelerinde görülmemiş bir bakış açısıdır.

Şimdi burda şöyle de girift bir konu var: Taraflar arasında husumet olsa, mahkeme "husumet var, bu nedenle sanık suçu işlemiştir" diyecekti. Husumet olmayınca ise, "husumet yok, müşteki neden iftira atsın ki" diyor

Selamlar