Mesajı Okuyun
Old 25-03-2011, 01:22   #39
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Değerli hukukçu arkadaşlar, iddianame dışında herşey (buraya) eklendiği için iddianameyi göremedik; sanırım kamu görevlisine görevinden dolayı hakaretten dava açılmış; dava, (olmaması gereken, ancak ne yazık ki her zaman olabilecek) basit adli bir dava gibi görünüyor. Ben bunda(buradaki bilgilerden edindiğim izlenime göre) halen bir olağanüstülük ve olağandışılık göremedim( sanırım anlama yetim geri, bu nedenle özür dilerim).

Kimse, hukuka aykırı eyleminden dolayı korunamaz; ister avukat, ister hakim, ister başbakan, ister cumhurbaşkanı... ne olursa olsun, hukuk devletlerinde suç işlediğine yönelik makul deliller bulunan kişiler hakkında dava açılır ve bu eylemleri ispatlanırsa somut olay, soyut hukuk kuralına uyarlanarak gerekli hüküm kurulur.

Ben somut olayı bilmediğim için bununla ilgili bir şey söylemek istemiyorum; zaten somut olayı bilsem de, sürmekte olan bir dava ile ilgili, mahkemeleri etki altında bırakacak biçimde yorum yapmayı da doğru görmüyorum.

Bazı arkadaşlar bir öneri getirmişler; hakimlerin, mesleğe atanmalarından önce bir müddet avukatlık yapmaları gerektiği yönünde. Bence yararlı olabilir. Ancak şu anki sistemde bu zor görünüyor.

Ben de, avukatların avukatlıktan önce bir müddet hakimlik yapmaları gerektiğini düşünüyorum: Bunun nedenleri çok boyutludur(mesela onlarca dosya beklerken işgüzar bir meslektaşın gereksiz yere -bazı meslektaşların, işveren olarak müvekkillerini gördükleri için veya bazen de başka saiklerle kasten-davayı uzatması, davanın esasıyla ilgisiz sorular sorması, davanın esası ile ilgisiz ve gereksiz taleplerde bulunması, fevri davranışlar sergilemesi, duruşmayı germesi, şov yapması, müvekkilinin verdiği parayı hak ettiği izlenimini uyandırmak için, gereksiz abartılı tutum ve davranışlara girmek gibi olumsuz tavırlar sergilemenin , dosyanın seyrini maddi gerçeğe aykırı değiştirecek eylemlerde bulunulması... gibi durumların adil yargılanma hakkı ve davaların en hızlı ve en masrafsız biçimde bitirilmesi ilkesine ne kadar aykırı olduğu, adaletin tecellisini olumsuz etkilediği bilincine ulaşılması gibi bu bağlamda…) . Bazı avukat meslektaşların en azından bir iki yıl hakimlik yapmaları gerekir diye düşünüyorum. Ancak bu hususun gerçekleşmesi ne yazık ki hukuksal ve mesleki olarak çok zor görünüyor.

Her mesleki düzeydeki meslektaşların adil biçimde hukuksal empati yapması dileğimle ve mahkemelerin yargılama makamı olduğu , bu bağlamda mahkemelerin(başka mercilerden taleplerin ileri sürüleceği veya bazı müvekkillere şirin görünmek için veya başka saiklerle) şov yapılan tiyatral ortam ve sahne olmadığı bilincine vurgu yapılması gerektiği savıyla.…


Saygılarımla...

Dr. Fuat Şenoğlu,
hukuk tarihi zayıfın güçlüye karşı, sıradan vatandaşın iktidarlara karşı ve iktidarı ellerinde tutan güçlere karşı verdikleri mücadelenin ve belirli haklar elde etmelerinin tarihidir. Hukukun, Ortaçağın enkizisyon mahkemelerine, padişahların 'urun kellesini keferenin' buyruklarına karşı elde ettiği en büyük zafer yargılamanın belirli kaideler çerçevesinde cereyan etmesinin sağlanmasıdır. Bu kaideler bugün 'usul hukuku' olarak adlandırdığımız yargılamanın nasıl yürütülmesi gerektiğini belirten kaidelerdir. Bu kaidelere hem hakim, hem savcı, hem de savunma makamı uymak zorundadır.

Haklısınız iddianameyi görmedik ama yazılanlardan anlaşıldığı kadarı ile burada tartıştığımız konunun özünü 'usul kaidelerine' uyup uymama meselesi oluşturuyor. Yazılanlardan çıkardığım ikinci bir sonuç: bir avukatın hakimden usul kurallarına uymasını talep etmesi ve hakimin bunu kendisine hakaret olarak algılaması.

Belirttiğiniz gibi dava basit adli bir dava gibi görünüyor, bir olağanüstülüğü ve olağandışılığı yok. Buna rağmen ben ve bu alana mesaj yazan çoğu katılımcının görüşüne göre dava basit adli bir dava değildir. Neden mi değildir? Benim düşünceme göre davaya konu olan olayın temelinde usul kuralları yattığı için.

Kimse, hukuka aykırı eyleminden dolayı korunamaz; konusunda sizinle aynı fikirdeyim ama iddianameyi bilmediğiniz halde ve mahkeme tutanaklarından anlaşıldığı kadarı ile mahkemeye bile gelmeyen şikayetçiye sahip çıkmanıza da bir anlam veremiyorum. Bu yazdığıma karşı, ben kimseye sahip çıkmıyorum diyebilirsiniz. Gerçekten birilerine sahip çıkma niyetiniz yoksa hangi amaçla avukatların davranışlarına çeki düzen vermeleri gerektiğini ve avukatlıktan önce hakimlik yapmış olsalar alta sıraladığım davranışlardan kaçınabileceklerini belirtiyorsunuz:

mesela onlarca dosya beklerken işgüzar bir meslektaşın gereksiz yere -bazı meslektaşların, işveren olarak müvekkillerini gördükleri için veya bazen de başka saiklerle kasten-davayı uzatması,
davanın esasıyla ilgisiz sorular sorması,
davanın esası ile ilgisiz ve gereksiz taleplerde bulunması,
fevri davranışlar sergilemesi, duruşmayı germesi,
şov yapması,
müvekkilinin verdiği parayı hak ettiği izlenimini uyandırmak için, gereksiz abartılı tutum ve davranışlara girmek gibi olumsuz tavırlar sergilemenin ,
dosyanın seyrini maddi gerçeğe aykırı değiştirecek eylemlerde bulunulması... gibi durumların adil yargılanma hakkı ve davaların en hızlı ve en masrafsız biçimde bitirilmesi ilkesine ne kadar aykırı olduğu, adaletin tecellisini olumsuz etkilediği bilincine ulaşılması gibi bu bağlamda…)


Yargının tüm problemlerinden avukatları sorumlu tutacaksınız neredeyse.

Saygılarımla