Mesajı Okuyun
Old 25-12-2006, 15:37   #12
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Sevgili Meslekdaşlarım;
Yorumlarınıza ayrı ayrı teşekkür ederim. Yukarda açıklandığı üzere bir hukuki ihtilafın çözümü için Mahkemeye başvurdum ve dava kabul edildi. Bu konu üzerinde bu kadar durulacağına ihtimal vermemiştim bir tartışma yaratmak amacında da değildim ama yorumlara mukabil açıklama yapmak gereği duymuştum ve çıkan karara göre çoğu icra dosyalarında aynı eksikliğin bulunduğunu ifade ettim. İcra Kanunumuzun ilgili maddesi açıktır. Bu nedenle ben de naçisane görüşlerimi dile getirdim. Belirtmem gerekir ki; mevcut İcra Hukuku mevzuatımızda İcra22 arkadaşımızın ilettiği gibi uygulanması zor maddeler var. Yine hepimizin bildiği gibi icra mevzuatımızda değişmesi gereken çok madde var. Benim görüşüme göre ise icra mevzuatımızın baştan ayağa değişmesi gerekir. En azında mukayeseli hukuk açısından bu değişiklikler elzem görünüyor. Avrupa Birliği icra mevzuatına bakıldığında menkul haczi veya muhafazasının hiç olmadığı, haciz işlemlerinin Vatandaşlık numarası üzerinden gerçekleştirildiği ve bir borç söz konusu ise borç son bulana kadar kişilerin gayet medeni bir şekilde nasıl ödemeye zorlandığı görülüyor. Gerçi her alanda olduğu gibi Türk Milleti olarak bizim kendimize has özelliklerimiz bu tarz uygulamaları henüz mümkün kılmıyor. Ama yinelemek gerekir ki; kanunun açık hükmü söz konusu olduğunda tersine yorum söz konusu olmamalıdır. Nitekim hacizde tertip hükmü de bu şekilde yorumlanır.
İcra22 arkadaşımızın verdiği örnek çok çarpıcı. (Haciz için 3 günlük süre öngörülmesi) Bunun gibi birçok örnek verilebilir.Sözgelimi İcra Kanunumuza göre ödeme emrini İcra Dairesi düzenler. Oysa yoğunluk sebebiyle bu mümkün değil. Örneğin icra dosyasına açılacak bir talep sözlü olarak da dile getirilebilir ve memur tarafından zapta geçirilebilir. Oysa İstanbul’da herhangi bir icra dairesine gitsek sözlü beyanımızın zapta geçirilmesini istesek haklı olarak tepki alacağımız belli. Bunların sebebi tabi ki yoğunluk. Yine kanunumuza göre haczi, icra müdürü veya görevlendireceği memuru yapar. Bu nedenle bir avukatın haciz mahallinde bulunma yetkisi bulunmadığını çok az kişi bilir. Oysa avukat olmadan (bazı istisnalar hariç) hiçbir memur haciz yapmaz. Bu ve bunun gibi bir dolu uygulanması imkansız maddeler var. Ama bunun böyle olması kanunun amir maddeleri ihlal edildiğinde sessiz kalınacağı anlamına gelmez. İnanıyorum ki her bir meslekdaşım çalışma hayatında gerek İcra dairelerimizle gerekse mahkeme kalemlerimizle uyumlu olarak, karşılıklı anlayış ve yardımlaşma çerçevesinde hareket ediyorlar. Olması gereken de budur. Bazı uygulamaların teamül halini almış olması dolayısıyla eleştiri yaparken kesinlikle kötü bir niyet taşımadığımı özellikle belirtmek isterim.