Mesajı Okuyun
Old 22-05-2006, 12:03   #29
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

SON DERECE ÇİRKİN VE İLKEL BİR SALDIRI.

Çirkin çünkü görevini yapan insanlara görevlerini yaptıkları için saldırılmıştır.

İlkel çünkü insanlar sadece kendileri gibi düşünmediği için öldürülmeye kalkışılmıştır.

Bu saldırı bir yaranın kaşındığında kanayacağını açıklıkla ortaya koymuştur.

Geçmişte baş örtüsü türban meselesi hiç tartışılmazdı. Çoğumuzun annesinin başı örtülüdür.

Olay önce bir simge haline getirilip bir düşüncenin sancağı/alemi haline geldi. Sonra bu sancak etrafında tartışmalar başladı.

Ben kişisel olarak idari kararlar ile insanların özel yaşamının düzenlenmesine karşıyım. Olayın özelinden çıkarsak bu düşüncemi türban konusunda bir haklılık temeli olarak ifade edemiyorum. Geçmişte yaşadığım bir tartışmada söylediğim gibi "ben din hanesinden islam tanımlamasını sildirmek istiyorsam ve karşımda yargıç olarak türbanlı (belirttiğimiz şekilde bir alem olarak bunu taşıyan bir kişi) bir yargıç oturuyorsa ben nasıl rahat olabilirim. Bu ifade değişik anlayışlar için de genişletilebilir.

Demokrasi insanlara en geniş özgürlükleri sağlamaya çalışan bir yönetim biçimidir. Bu doğru ve gereklidir. Ancak demokrasinin sağladığı bu özgürlükler demokrasinin yıkılması için kullanılamaz. Kim tarafından olursa olsun.

Bu durumda demokrasi kendisini yıkmaya çalışan bu kişi/anlayış/çabalara karşı gerekli önlemleri alır ve almak zorundadır. Demokrasiye inanan ve savunanlar da bu çerçevede davranmak zorundadırlar.

Ülkemizde insanlar yaşadıkları devletin tanımladığı denokrasiye inanmışlar ve savunmaktadırlar. Olaya karşı tepkisini koyan HİÇ BİR KİŞİ, KURUM ve ANLAYIŞ tarafından ÖRGÜTLENMEMİŞ, tepkisini kendiliğinden koyan onbinlerce kişi bunu göstermiştir.

Bu olay bize demokrasinin tanımını da bir anlamda göstermiştir. Senin örgütlü olman, hatta çağunluk olman bile çoğunluk olman bile azınlığın haklarını yeme gerekçen olamaz. Demokratik kurallar içinde az sayıda olanların da hakları ve bu haklara sahip çıkma yetenekleri vardır. Demokratik anlayış budur.

Yaşanan olay son paragrafta anlatılandan çok daha farklıdır. Burada insanların örgütsüzlüğünden yararlanarak demokrasi düşmanı bir hareket demokrasiyi ve demokratik hakları kullanarak demokrasiyi yok etmeye çalışmaktadır. DEMOKRASİ VE DEMOKRASİYE İNANALAR GEREKEN YANITI VEREBİLECEKLERDİR VE BUNU GÖSTERMİŞLERDİR.

Bu çerçevede biz hukukçulara düşen görev toplumsal gerilimi artırmadan demokrasinin yıkılması çabalarına engel olmaktır. Toplumsal gerilimin artması kaos ortamına neden olabilecek bu da demokratik hakların çeşitli nedenlerle kısıtlanması gerekçesi olabilecektir.

Sayın yargıcın dediği gibi; "Ben inandığım için muhalefet oyu verdim. Muhalefet oyu nedeni ile benikendinizden ya da türban yanlısı olarak görmeyin, göstermeyin. Beni kurşunlarınız öldüremedi ama bu öldürür."

DAHA DEMOKRATİK VE UYGAR BİR TÜRKİYE DİLEKLERİMLE.

Saygılarımla.