Mesajı Okuyun
Old 30-11-2022, 17:08   #13
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Serhat Doğan
Muris Muvazaasında zamanaşımı olmadığı görüşü Yargıtay'ın istikrar kazanmış görüşü. Ancak, murisin ölümünden 18 yıl geçtikten sonra açılan bir davada Yargıtay, davayı, zamanaşımı sebebiyle reddetmişti.
Muris muvazaasından söz edebilmek için, taşınmazın miras bırakanın işlemi sırasında tapuda kayıtlı olması ve tarafların arzusunun “bağış” olmasına karşın tapuda yapılan görünürdeki işlemin “ tescil” şeklinde gerçekleşmesi gerekir.

Büşra Özcan’ın sorusunda geçen olay , miras bırakanın işlemi sırasında tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın sadece “bağışından” ibarettir. Bağış işlemi ise ,ortada “görünürde bir tescil” işlemi olmadıkça tek başına muris muvazaası şartlarını taşımadığından olayda “muris muvazaası “ hükümlerinin uygulanması zaten mümkün değildir.

Muris muvazaasında hak düşürücü süre / zamanaşımı sorununa gelince;

Muris muvazaası davalarının Yargıtaydaki inceleme mercii 1.HD.sidir. Yargıtay 1. HD.si zaman zaman aşağıdaki 1 numaralı kararında açıklandığı gibi “ her ne kadar muris muvazaasına dayalı davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre söz konusu değilse de, aradan uzun süre geçtikten sonra dava açılmasının TMK m.2 hükmüyle bağdaşmadığı” şeklinde kararlar vermiş ise de;

Son kararlarında , bu istisnai görüşünden vazgeçerek aşağıda 2 numaralı kararında açıklandığı gibi “...muris muvazaası iddiasına dayalı davaların kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı kalmaksızın her zaman açılabileceği kararlılık gösteren yargısal içtihatlar ve aynı yöndeki öğreti görüşü ile benimsendiği; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.05.2015 tarihli 2013/1-2302 E. 2015/1313 K. sayılı kararında da, aynı ilkeler nedeniyle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaları açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığının vurgulandığı “ sonucuna varmıştır.

Yargıtay'ın bu son görüşüne esas alınan düşünce; "muris muvazaasına dayalı tapudaki tescil işleminin tarafların iradesine uygun bir işlem olmadığı ve tapulu taşınmazlarda bağış işleminin de yasal şekle uygun bulunmadığı cihetle, yapılan işlemin "yok"hükmünde olduğu ve baştan usulen doğmayan bir işlemin belirli bir zaman geçti diye varlık kazanamayacağı" düşüncesidir.

Dolayısı ile Yargıtay’ 1.HD ve HGK.nun güncel kararları ile, "miras bırakanın ölümünden 18 yıl geçtikten sonra açılan "muris muvazaasına dayalı" bir davada davanın zamanaşımı sebebiyle reddini öngördüğünü sanmıyorum.

1. Davacılar, miras bırakanları FK’nın,davalıların murisi HK’ya yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve
muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.

Mahkeme bu iddiayısabit görerek davayı kabul etmiştir. çekişme konusu yapılan taşınmazlardan birtanesinin tamamı, diğer ikisinin ise ¾ payı kadastro tespiti sırasında davalıların
murisi adına tespit edilmiş ve bu tespitler 15.03.1982 tarihinde kesinleşmiş, kök miras bırakan FK’nin ise öldüğü 06.04.1991 tarihinden itibaren dava tarihi olan 10.02.2010 tarihine kadar dava açılmadığı, her ne kadar muris muvazaasına dayalı davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre söz konusu değilse de, aradan bunca zaman (19 yıl) geçtikten sonra dava açılmasının TMK m.2 hükmüyle bağ daşmadığı açıktır. (Yargıtay 1. HD, T.30.01.2014, E.2013/21600, K.2014/1631)


2.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/245
Karar Numarası: 2021/3817
Karar Tarihi: 07.09.2021

...
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Mahkemece, mirasbırakan ...'in vefat ettiği 09.01.1988 tarihinden itibaren yaklaşık 23 yıldır dava açılmadığı, her ne kadar muris muvazaası davasında zamanaşımı ve hak düşürücü süre sözkonusu değil ise de, bunca zaman geçtikten sonra dava açılmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesi hükmü ile bağdaşmadığı; muvazaa iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar ,

Dairece, “..muris muvazaası iddiasına dayalı davaların kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı kalmaksızın her zaman açılabileceği kararlılık gösteren yargısal içtihatlar ve aynı yöndeki öğreti görüşü ile benimsenmiş; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.05.2015 tarihli 2013/1-2302 E. 2015/1313 K. sayılı kararında da, aynı ilkeler nedeniyle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı vurgulanmıştır.

O hâlde, mahkemece yapılacak hükme yeterli bir soruşturma ile işin esasının incelenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.