Mesajı Okuyun
Old 14-03-2009, 15:57   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/2-51
K. 2008/87
T. 30.1.2008

• BOŞANMA DAVASI ( Davacı Kocanın Açtığı Dava Kabul Edilmiş ve Kusurun Tamamının Davalı Kadında Olduğu Kabul Edilmiş ve Karar Boşanma Yönünden Kesinleştiği - Kadın Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği )

• YOKSULLUK NAFAKASI ( Davalı Kadın Yargılamanın Hiçbir Aşamasında Yoksulluk Nafakası Talebinde Bulunmamış Olup Talep Olmadığından Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği )

• KUSURLU OLAN EŞİN NAFAKA TALEBİ ( Davacı Kocanın Açtığı Dava Kabul Edilmiş ve Kusurun Tamamının Davalı Kadında Olduğu Kabul Edilmiş ve Karar Boşanma Yönünden Kesinleştiği - Kadın Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği )

• HAYATA KAST PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ ( Nedeniyle Boşanma Kararı Verilmiş ve Karar Kesinleştiği - Kusurun Tamamının Davalı Kadında Olduğundan Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği )

• TALEPLE BAĞLILIK İLKESİ ( Davalı Kadın Yargılamanın Hiçbir Aşamasında Yoksulluk Nafakası Talebinde Bulunmamış Olup Talep Olmadığından Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği )

4721/m.162, 175

ÖZET : Davacı-karşı davalı kadın, yargılamanın hiçbir aşamasında yoksulluk nafakası talebinde bulunmamış olup, talep olmadığından yoksulluk nafakasına hükmedilmesi mümkün değildir.

Kaldı ki Türk Medeni Kanunu'nun 162 maddesi uyarınca “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış “ nedeniyle boşanma kararı verilmiş ve karar kesinleşmiştir, bu durumda ayrıca kusur değerlendirilmesi yapılamaz. Zira davacı kocanın bu hususta açtığı dava kabul edilmiş ve kusurun tamamının davalı kadında olduğu kabul edilmiş ve karar boşanma yönünden kesinleşmiştir. Bu durumda da yoksulluk nafakasına hükmedilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki “Tedbir Nafakası ve Boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda;Antalya 2. Aile Mahkemesince tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, birleşen boşanma davasının kabulüne dair verilen 02.02.2006 gün ve 2003/1258 E.,2006/66 K. sayılı kararın incelenmesi davacı-karşı davalı Alime K. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 27.11.2006 gün ve 2006/9613-16440 sayılı ilamı ile;

( ... 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.

2-Kadının düzenli ve sürekli bir gelirinin olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. madde koşulları oluşmuştur. Bu yönler dikkate alındığında kadın yararına uygun yoksulluk nafakası takdiri gerekirken bu talebin reddi doğru olmamıştır.... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı-karşı davalı Alime K. vekili, davalı kocanın 3-4 ay önce evi terk ettiğini, ailenin infak ve iaşesi ile ilgilenmediğini ileri sürerek 300.000.000 TL. tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-karşı davacı Bekir K. vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, tedbir nafakası davasının reddine, taraflar arasında evlilik birliğinin davacı kadının davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı iddiasıyla tarafların boşanmalarına karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

Birleşen davada ise davacı Bekir K. vekili “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yerel Mahkeme; davacı-karşı davalı kadının tedbir nafakası isteminin kısmen kabulüne, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı olarak karşı dava ile açılmış olan boşanma davasının reddine, bu dosya ile birleşen cana kast ve pek fena muameleye dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermiş, davacı-karşı davalı kadının temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası isteği olmadığı, olsa bile davacı-karşı davalı kadının eylemlerinin “cana kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” olarak kabul edildiğini bu husustaki kararın onanarak kesinleştiğini bu durumun boşanmaya neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olarak kabul edilmesi anlamını taşıdığını, boşanmaya neden olan olaylarda ağır ya da tam kusurlu olan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gerekçesi ile kararında direnmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebi olup olmadığı noktasındadır.

Somut olayda; davacı-karşı davalı kadın, yargılamanın hiçbir aşamasında yoksulluk nafakası talebinde bulunmamış olup, talep olmadığından yoksulluk nafakasına hükmedilmesi mümkün değildir.

Kaldı ki Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi uyarınca “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış “ nedeniyle boşanma kararı verilmiş ve karar kesinleşmiştir, bu durumda ayrıca kusur değerlendirilmesi yapılamaz. Zira davacı kocanın bu hususta açtığı dava kabul edilmiş ve kusurun tamamının davalı kadında olduğu kabul edilmiş ve karar boşanma yönünden kesinleşmiştir.

O halde, yukarıda açıklanan maddi ve yasal olgular dikkate alındığında, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Davacı-karşı davalı Alime K. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 30.01.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı