Mesajı Okuyun
Old 23-02-2007, 05:36   #87
Cest la vie

 
Varsayılan

Bayagi mesaj yazilmis ustune, umarim unutmadan tum dusunduklerimi soyleyebilirim.

Herseyden once ben o roportajdaki kisinin bir manken oldugunu bilmiyordum.(cehaletime verin ) Ama yine de takdir ettim. Belirtmek isterim ki, ben de o an onun yerinde olsam ayni karari verirdim.
Kaldi ki o sizin soylediginizin aksine ilerde iletisim kurmak istemeyen birinin spermlerini almis. Yani tek amaci cocuk sahibi olabilmek! Bunu cok istiyor, cok kisa bir sure sonra bu yetisini kaybedecek ve 'sirf cocuk yapmak icin' kendine birini bulmak yerine boyle bir yontemi tercih ediyor. Ustune de
Alıntı:
Ben, o bankaya bırakılmış bir spermdim. Cenin bile değil. Orada duruyordum. Annem beni zorla almadı. Bir adamı kandırarak bana hamile kalmadı, bir gecelik sarhoşlukla yapıp, çaresizlikle de beni doğurmadı. Beni istedi, çok ama çok istedi..."
diyor.. Bu dusuncesi bile o cocugu ne kadar istediginin gostergesi degil mi? Bu kadar aglamasi da bana gore ustune herkes tarafindan cok gidilmesinden kaynaklaniyor.

Bu konuda yazdigim ilk mesajda soyle bir ornek yazip soru sormustum:
Alıntı:
Kendimi kucuk bir cocuk yerine koyuyorum ve iki farkli ailede hayal ediyorum:

Ilki, kalabalik bir ailede 'kaza' ya da 'bilincsizlik' eseri dogmus bir cocugum. Annem var babam var hatta kardeslerim de var. Ama benimle ilgilenen yok. Kendi kendime buyumeye birakilmisim. Gecim sikintisi yasiyoruz cunku diger kardeslerimin cogu da benim gibi 'yanlislikla' dunyaya gelmis, babam hepimize bakamiyor. Zaten aslinda kimse kimseye bakamiyor, herkes kendi halinde, kendi sorunlariyla ugrasiyor. Evde cok huzur yok. Annemle babamin herkese yetecek sevgileri yok. Buyuyorum...

Hemen 2. 'aile'me geciyorum:

Annemle bir aileyiz. Annem, uzun yillardan sonra bana sahip olmanin sarhoslugu icerisinde elinden gelenin ustunde bir ilgi ve sevgi gosteriyor bana. Yillarca biriktirdigi sevgisinin hepsini 'bana' aktariyor. Babam yok, evet uzuluyorum cunku ben hep sevgi gordum ve saniyorum ki babam olsaydi aldigim sevgi ikiye katlanacakti. Ama olsun, annem beni ihmal etmiyor ki. Onun herseyiyim ben, o da benim herseyim-hem annem, hem babam, hem arkadasim. Ah bir de kardesim olsaydi.. Bu arada annem bana hamile oldugu donemlerde, cocuk sahibi olacaginin hevesiyle oturup butun cocuk bakim-psikoloji kitaplarini okumus. Gercekten dort dortluk yetisiyorum. Buyuyorum...

Kim hangi cocuk olmak isterdi?

Kendi sorumu ben kendim cevaplayim, ben 2. 'ailem'de dogup buyumus olmayi tercih ederdim! Baba eksikligi elbet olacaktir, ama babasiz buyuyen tek cocuk da ben olmayacaktim. Kaldi ki, annem sanilanin aksine ureme icgudusunden yoksun bir hasta degil, yine bir sevgilisi-ya da hatta esi- var ve o beni kendi cocgu gibi kabullenmis. Kaldi ki kabullenmemis olsa bile ya da annemle ikimiz bile yasiyor olsak , birbirimizi seviyoruz ya, yetmez mi? Benim o sekilde olusturulma nedenim, sadece o zaman sartlarin onu gerektiriyor olmasi! Neden istemeyim ki?

Ureme icgudusuyle annelik icgudusunun birbirine bu derece yapismis oldugu dusuncesine(ya da bilimselligi var mi bilmiyorum ama tezine) de katilmiyorum. Anne olmak istemeden sadece ureme icgudusune sahip bir cok kadin oldugu gibi, bunlardan bagimsiz her bir canliyi anaclik icgudusuyle benimseyen, ona sefkatle yaklasan kadinlar da var. Kadinlarin bu tur konularda erkeklerden cok daha farkli oldugu bir gercek. Erkekler de cocuklarini cok sevebilir, bakiminda anneye yardim edebilir, ama 'anaclik icgudusu' bunlardan biraz daha farklidir.

Toplumun ve aile yapisinin yozlasmasi konusunda.. Bu sekilde bir tartisma cikti mi hep konu 'kadinlarin aleyhine olacak sekilde' bu yozlasmaya getirilir. Benim anlamadigim, mevcut toplum ve ataerkil aile yapimizin hangi arada tamamen modernlesip de simdilerde bu fikirlerle yozlasma tehlikesine girdigi. Halen devam eden tore cinayetleri mi, ensest iliskiler mi, aile ici siddet mi, kadinin soz hakkinin olmadigi ev reisligi-efendiligi sistemi mi, kadinin karnindan bebeyi sirtindan sopayi eksik etmeyeceksin anlayisi mi, her erkek aldatir, aldatabilir dusuncesi mi... hangisi modernligimizin birer simgesi? Bunlarin en azindan bir kacini duzelterek toplum olarak ilerleme gosterelim de, tek yozlasma tehlikemiz 'bekar kadinin cocuk yapmasi' olsun!

Son olarak evlatlik konusunun savunulmadigi, bu nedenle de istenmedigi iddiasina yanit vermek istiyorum. Bu konunun tartisilma sebebi bir hak, ya da elestirilmeme ozgurlugu oldugu icin hicbirimiz evlatlik konusunu acmadik. Ama bu kesinlikle bu konuya sicak bakmadigimiz, hatta savunmadigimiz anlamina gelmiyor. Ancak sunu da goz onunde bulundurmak gerekir ki, evlatlik edinme cok siki prosedurlere bagli bir muessese ve bir suru sarti da var. Roportajda anlatildigi gibi, istedigin an olabilecek bir sey degil, cunku evlat edinilecek cocuk herseyden once devletin sorumlulugunda.
Kaldi ki, cogu kisi bebegi icinde hissetmenin, dogururken cektigi acinin-cabanin, bekleme heyecaninin da farkinda olmak istiyor. Ya da kucuk bir bebegi basindan itibaren kendi verecegi egitimle buyutmeyi tercih ediyor. Evlat edinmek istenildiginde kucuk bir bebegi evlat edinmek icin beklenen sure, cogu zaman bebegi yaslandiktan sonra kucaga almak(diger sartlarda uygunsa tabi) anlamina da gelebiliyor. Buyuk bir cocugu evlat edinmek ise yine bu kadar prosedurun yanisira, o cocugun o zamana kadar yasadiklari ve psikolojisi isin icine girdiginde, karsilikli olarak gercekten anne-cocuk sevgisi yaratamayabiliyor(ben buna karsiyim, buyuk de olsa bir cocuk evlat edinmek isterim ama insanlarin gercek dusunceleri bu dogrultuda oldugundan acik ve net sekilde yaziyorum.)
Ozetle bu yontem 'canli bir oyuncak bebek almanin' otesinde sebeplerle tercih edilebilmektedir.

Saygilarimla