Mesajı Okuyun
Old 14-12-2010, 12:02   #37
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Sezer Yiğit
Sayın Koray, Yargıtay'da aynı şekilde düşünmekte zaten.. Yani kısa koruma mesafesinde kalan yerler için fiili el atma yok düşüncesini benimsemiştir. Fakat bu alan içinde kalan yerlerde, yapılan kısıtlamalar sebebiyle bir değer düşüklüğü olduğunu düşünmekteyim. Dolayısıyla bu değer düşüklüğünü tazmin etmek için kanuni sebeplere dayanarak (haksız fiil gibi) dava açsam, sonuca ulaşabilirmiyim diye merak etmekteyim. Zira yargımız bazı kısıtlamaları gayrimenkulün kullanım şekline yönelik düzenlemeler olarak görüyor. Dolayısıyla tazminat için açılan dava sonuç vermeyebiliyor. Sayın meslektaşlarımın elinde böyle bir karar varsa ve paylaşırlarsa memnun olrum.


Böyle durumda(Değer düşüklüğü nedeniyle), İdari yargıda tam yargı davası açabileceğini düşünüyorum. Ama sonuç ne olur bilemem.


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas : 1999/5-280
Karar : 1999/283
Tarih : 12.05.1999

  • KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA
  • BEDEL İSTEMİ
  • TAM YARGI DAVASI
Özet :Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için idarenin taşınmaza fiilen el atması, mal sahibinin tasarrufunu engellemesi gerekir. Davaya konu teşkil eden taşınmaz tarla niteliğindedir. Henüz imar düzenlemesi yapılıp, yapılaşma imkanı olan bir arsa niteliğine dönüşmemiştir. Bu durumda taşınmazın sadece arazi olarak kullanılabilme imkanı mevcuttur. Davalı idare taşınmaza fiilen el atarak davacıların taşınmazı arazi olarak kullanmalarına engel olmamıştır. Taşınmazın tapu kaydına "güvenlik bölgesi" içinde kaldığının şerh edilmesi fiili el atma niteliğinde değildir. Esasen bu şerhin davalı Milli Savunma Müsteşarlığı tarafından tapuya kayıt ettirilmesi de mümkün değildir. Davacının idarenin uygulaması ile mülkiyet hakkına getirilen sınırlamalar nedeniyle taşınmazın değerinin düştüğünden bahisle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla tam yargı davasını idari yargı yerinde açabilir.




Taraflar arasındaki "kamulaştırmasız elatma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18/12/1997 gün ve 1997/274-1997/593 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 6/7/1998 gün ve 9893-11175 sayılı ilamı ile; (...Dava kamulaştırmasız elatmaya dayalı bedel istemine ilişkindir. Kamulaştırmasız elatmadan söz edebilmesi için idarenin taşınmaza fiilen elatması, mal sahibinin tasarrufunu engellemesi gerekir. Davaya konu teşkil eden taşınmaz tarla niteliğindedir. Henüz imar düzenlemesi yapılıp, yapılaşma imkanı olan bir arsa niteliğine dönüşmemiştir. Bu durum itibariyle taşınmazın sadece arazi olarak kullanılabilme imkanı mevcuttur. Davalı idare taşınmaza fiilen el atarak davacıların taşınmazı arazi olarak kullanmalarına engel olmamıştır. Taşınmazın tapu kaydına "güvenlik bölgesi" içinde kaldığının şerh edilmesi fiili elatma niteliğinde değildir. Esasen bu şerhin davalı Milli Savunma Müsteşarlığı tarafından tapuya kayıt ettirilmesi de mümkün değildir. Bu itibarla davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, sair nedenle bozma yapılması isabetli değildir. Davalı idarenin karar düzeltme isteminin açıklanan nedenle kabulüne; Dairemizin 30/4/1998 gün ve 3439-6554 sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmasına, bozma nedenlerine göre ve bozmanın tabii sonucu olarak, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin de REDDİNE...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı Savunma Sanayi Müsteşarlığı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hükme etkili itirazların Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 6/7/1998 gün ve 9893-11175 sayılı ilamında ayrı ayrı ele alınıp cevaplandırılmış bulunmasına ve özelikle davcının idarenin uygulaması ile mülkiyet hakkına getirilen sınırlamalar nedeniyle taşınmazın değerinin düştüğünden bahisle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde tanımlanan tam yargı davasını idari yargı yerinde açabileceğine göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 12/5/1999 gününde, oybirliği ile karar verildi.


(corpustan alınmıştır)