Mesajı Okuyun
Old 28-05-2004, 19:56   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

3-

Mark Poster, Eleştirel Aile Kuramı'nda, önsözüne şöyle başlar:

Aile bugün eş şiddette saldırıya uğramakta ve savunulmaktadır. Kadınları baskı altında tuttuğu, çocuklara kötü davrandığı, nevrozu yaydığı ve cemaati (community) engellediği için suçlanmaktadır. Ahlakı yücelttiği, suçu önlediği, düzeni koruduğu ve uygarlığı sürekli kıldığı için ise övülmektedir. Evlilikler eskisinden çok fazla yıkılmakta ve çok daha fazla kurulmaktadır. Aile, bir kişinin umarsızca kaçmaya veya özlemle sığınmaya çalıştığı bir yerdir. Bazıları için aile sıkıcıdır, boğucudur ve izinsiz zorla içeri girmiştir; diğerleri için müşfik, şefkatli ve içtendir. Ve böylece ufukta anlaşma işareti olmadan aile ile ilgili tartışmalar bir ileri bir geri sürer gider. (s. 23)

Poster'ın sorunu da, bu tartışmaları derleyip toplayarak eleştirel bir aile kuramı oluşturmaktır. Freud, Reich, Marcuse, Horkheimer, Erikson, Parsons, Lacan, Laing, Bateson gibi düşünürlerin konuya ilişkin katkılarını titizlikle çözümleyerek çok tartışmalı bir düşünce öne sürüyor Poster:

Aile teorileri ancak ailenin iç psikolojik mekanizmasıyla açıklanabilir ve temel aile olarak gösterilen burjuva (çekirdek) aile modeli zaman ve mekân bakımından çok sınırlı bir yer işgal ettiği için aile incelemelerinde temel bir model olarak alınamaz.

Kuşkusuz, ailenin sadece iç psikolojik mekanizmalarından kalkarak açıklayıcılık düzeyi yüksek bir aile teorisi yaratmak mümkün değil, çünkü aile, sadece yoğun psikolojik süreçlerin yaşandığı mahrem (özel) bir duygu dünyası değildir. Çok çeşitli kültürel değer ve pratiklerin nesnelleştiği ve yeniden üretildiği bir toplu yaşam ortamı, küçük bir çıkarlar dünyası ve kültürel/biyolojik yeniden üretim kurumu, hatta mini bir siyasal evrendir.

Böyle olmakla birlikte, Poster'ın Freud eleştirisi yerindedir. Freud'un bütün gözlemi burjuva çekirdek ailesi üzerineydi ve burjuva ailesinin özelliklerini, Oidipus kompleksini insanlığa özgü doğal, evrensel ve değişmez (yapısal) nitelikler olarak almıştı.

Bu elbette etnosantrik, yer ve zaman içindeki çeşitlilikleri atlayan bir bakıştı. Poster'ın Freud'u eleştirdiği temel nokta, belki de şu: Poster, psike yapısının son biçiminin çocukluk çağı boyunca, özellikle de Oidipus kompleksi zamanında şekillendiğini belirten Freud'un aksine, çocukluğun "hiçbir zaman daha geniş bir toplumsal sistemin ürünü ve o sisteme yol açan şekillendirilmiş bir yapıdaki toplumsal bir deneyim" olarak kavramlaştırılmadığını ileri sürer.

Freud'un örnek olay çalışmalarında, psikanalitik tedavi gören hastanın varlığından başlayarak aileye, yani bilinçdışından aileye (bilince) dönüşünü yetersiz gören Poster'a göre, Freud'un dediğinin aksine, "çocuğun annesiyle penisini yitirme kaygısı (anxiety) insan cinselliğinin gelişiminin doğal bir fantezisi değildir, ancak burjuva ailesine tipiktir." (s. 42)

Poster'a göre, Freud'un Oidipus kuramını hiçbir özgül aile ya da toplumsal yapıdan kaynaklanmayan evrensel olgular olarak alması yanlıştır.

Claude Levi-Strauss da, Freud'un Oidipus teorisine benzer yaklaşımını, "ensest" kavramı üzerinden tekrarlamaktadır. İkisinin de ortak noktası, aile, akrabalık ve toplumsal örgütlenmenin temeline cinsel güdü ya da yasaklamaları koymasıdır. Ancak, bu "cinsiyet" temelli açıklamalar somut tarihi olgular üzerinde yükselmemektedir.

Özellikle Freud'un açıklamaları, Poster'ın yerinde bir vurguyla belirttiği gibi, orta ve üst sınıflarla ilgiliydi: Onun "bireylerinin" hoşnutsuzlukları maddi olarak hayatta kalmak için mücadele eden işçilerinkiler değildi. Ancak buna rağmen açıklaması yetersizdi, (s. 73)

Benzer bir Freudcu bakış açısını sürdüren Lacan, çocukların doğal bir varlık olmaktan kültürel bir insan olmaya geçiş sürecinde yaşadığı psişik deneyimleri (daha doğrusu şoka dayalı süreçleri; anne karnından dışarı atılma, memeden kesme ve babanın çocukta Oidipus kompleksinin oluşmasındaki baskıcı/sosyalleştirici rolü/müdahalesi) ele alması, çocuğun bir kez daha psikanalize konu edilmesine yol açmıştır.

Lacan'ın bilinçdışını çözümlemesinde devreye dili sokması (ünlü "bilinçdışı, bir dil gibi yapılanmıştır" formülü) aslında şu bildik, tek faktörlü açıklama geleneğinin bir devamıdır.

Freud toplumsal yapıdan önce cinselliğe ve bilinçdışına, Lacan da dile öncelik tanımakta ve bu iki açıklama diğer birçok önemli etmeni atlamaktadır. Poster'ın belirttiği gibi, her ikisi de, psike'yle toplumun oluşumunda yapısal bir genellik arıyorlardı.

Benzer bir yaklaşımı Oidipus kompleksini gerici diye reddederek onun yerine Marksist altyapının bir parçası olarak gördükleri toplumsal niteliği haiz "arzu"yu koyan Deleuze ve Guattari, bütün meselenin, arzunun kapitalist sistem tarafından bastırılmasında olduğunu söylerler. Bu iki filozofun yaptığı, yeniden üretim sürecinde bir bakıma sınıfın yerine arzuyu yerleştirmektir.

Poster, burjuva ailesinin iç yapısının (ebeveynlerin çocukları üzerinde otorite, şevkat ve sevecenlik konusunda rol modeli olması vb) yarattığı nevrozların başka ailelerde görünmediğini vurgular. Burjuva ailesinde doruğa çıkan cinselliğin kısıtlanması, tuvalet ve hijyen konusundaki katı eğitim, kısıtlama ve katı kurallar vb örneğin aristokratik ailelerde görülmemiş.

Aristokratik aile sosyal hiyerarşinin kabul edilmesi ve uygulanmasını öne çıkarırken, köylü ailesinde, burjuva ailesinin tersine, ne çocuğa yönelik özel ve romantik bir ilgi belirmiş ne de yoğun bir psikolojik dünya ortaya çıkmıştır.

Köylü ve işçi ailelerinin çocukları sokakta ya da doğanın bağrında oyun oynamak gibi özgürce kendilerini ifade edebilmek açısından önemli avantajlara sahip olurken aynı zamanda, dışarının birçok insanlıkdışı uygulaması (atölye ve tarlalarda çalışma, dilencilik, sahipsizlik vb) yüzünden dezavantajlı durumda olmuşlardır.

Poster'ın amacı, bu dört aile tipinin doğal ve evrensel olmadığını ve etnosantrik değerlendirmelerin yetersiz olduğunu göstermektir.

Poster'ın niyeti Marx, Weber ve Durkheim gibi düşünürlerin yaptıklarının aksine, ailedeki kuşaklar ve cinsiyetler arasındaki çatışmaların sınıf, ırk ve din çatışmalarına benzer biçimde ele alınması, kavranması gerektiğini belirtmektir; ona göre, kadın ve çocukların aile içerisinde egemenlik altına alınma sürecinin henüz yazılmamış zengin bir tarihi vardır.

Bu tarih, toplumlara göre çok büyük değişiklikler gösterebilir ama değişmeyen, ailenin toplum içindeki yeridir: Özetle, aile içselleştirilmiş yaş ve cinsiyet hiyerarşilerinin psikolojik bir örüntüsünü meydana getirirken, aynı zamanda daha geniş toplumsal kurumlara katılmaktadır, (s. 191)

Toplumsal kurumlar, ailenin yapılanmasında çoğu zaman empoze etmeye dayalı ilişkiler geliştirdiler. Poster, bunu burjuvazinin bir sınıf olarak aileye olan etkisi bağlamında şöyle açıklar: Burjuvazi çocukları yeniden değerlendirdi, onlar da anne babaları için önemli varlıklar haline geldiler. Yeni bir yakınlık ve duygusal derinlik seviyesi bu sınıfın anne babalarıyla çocukları arasındaki ilişkileri tanımladı. Bu yeni annelik sevgisi şeklinin kadınlar için doğal olduğu düşünüldü. Kadınlar yalnızca çocuklarının varkalımına yönelmediler, onları toplumda saygın bir yer kazanmaları için eğittiler. Bunun ötesinde, kendileriyle çocuklar arasında öyle derin bir bağ yaratmaya teşvik edildiler ki, çocuğun içsel yaşamı ahlaki bir mükemmellikte biçimlenebilecekti. (s. 200)

Sonuçta da, kapitalistleşmenin ileri aşamalarında ev (yuva), muhafazakâr dünyalara sokulurken kadınlar eve, çocuklar annelik ideolojisine kapatıldılar.

Kadını evin ve çocukların bakımına kapatan süreçler, babaların, aile içi ve toplumsal cinsel hiyerarşinin yeniden üretilmesinin sonucu olarak, egemen otoritelerin ileri "çağdaş" temsilcileri olmalarını kolaylaştırdı.

Kamusal mekânları akılla, özel alanı duyguyla özdeşleştiren kapitalist süreçler aileyi bir yandan genel toplumsal ve ekonomik süreçlerden yalıtmaya çalışmış, öte yandan da toplumsal gerçekliğin aile içinde yeniden üretimini tesis etmeye çalışmıştır. Egemen sınıfların çıkarları aile içinde öncelikle kadın ve çocukların bağımlılaştırılmalarıyla sağlanmıştır: Düzene bağımlılık, cinsiyet ve yaşa dayak hiyerarşilere bağımlılık vs...




Konunun devamı sonraki sayfadadır.......................... >>>>>>