Mesajı Okuyun
Old 30-10-2017, 15:04   #5
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Herkese merhaba,

Ben ankette "kararsızım" şıkkını işaretledim. Sebebi uygulama aktifleştikten sonra ne yönde kullanılacağını bilememem ve amaca uygun işleyip işlemeyeceğini şimdiden kestirememem.

Ancak şunu da söylemeliyim ki bugüne kadar -henüz yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen- yaklaşık 90 dosyayı (davası devam eden ya da davası henüz olmayan) Arabuluculuk yolu ile kapattık.

Kendim Arabulucu değilim, taraf vekili olarak görüşmelerde yer aldım. Buradan yola çıkarak, uygulamaya ilişkin gözlem yapma şansım oldu. Bu doğrultuda, konuya ilişkin görüşlerimi yazmak isterim.

* Karşılaştığımız Arabulucular, gerçekten objektif ve işini özenle yapan Arabuluculardı. Onlarla biraraya geldiğimiz süreler boyunca, Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın da konuya ne kadar dikkatli ve özenli yaklaştığına, sürekli bilgilendirmeler ile Arabulucuları aydınlattığına, uygulamanın çok yeni olması nedeni ile ikileme düşülen durumlarda Arabuluculara ciddi anlamda yardımcı ve yol gösterici olduklarına birebir şahit oldum ve doğrusu bu özveriye şaşırdım.

* Arabuluculuk yolu ile çözümlenen dosyalarda, eğer işçi "hakkının yendiği" duygusuna kapılmıyorsa ve adil bir şekilde el sıkışılmış ise gerçekten netice manevi olarak da olumlu oluyor. İşçi, işverenine küs ve öfkeli hissetmiyor. Hatta bana göre, dava sonucunda hissedeceği tatminden çok daha fazlasını hissediyor ve içi çok daha rahat şekilde iş hayatına devam ediyor.

Ben görüşmelere işveren vekili olarak katılmama rağmen, sonuçta anlaşma olsun olmasın, "hakkınızı helal edin" diyerek elimi sıkıp ayrılan çok sayıda işçi oldu.

Oturumlarda kimi zaman ortam gerilir gibi olsa da neticede oturum bitip de ayrılacağımız vakit gülüşerek hoşçakalın diyebilmek, uzlaşma kültürüne aslında zannettiğimiz kadar da uzak olmadığımızı hissettirdi.

Bu noktada, görüşmeyi gerçekleştiren taraflara ve Arabulucuya önemli görevler düşüyor.

* Katıldığımız tüm görüşmelerde, karşı yan vekilleri (farklı farklı avukatlar ile karşılaşmamıza rağmen) oldukça ılımlı ve pozitif bir yaklaşım sergiledi.

Bu noktada, özellikle de işveren vekili olarak hareket eden meslektaşlarıma şunu öneririm, karşınızdaki insanları sizinle anlaşmaya mecburmuş gibi hissettirmemek ve hatta artıları, eksileri bizzat ortaya koymak önemli. Herkes açısından, açıklık ve dürüstlük şart.

* İşveren açısından da kendisi için emek vermiş işçisi ile anlaşma ortamında vedalaşmak ve hatta sonrasında, ona hala referans olabilmek bana göre oldukça kıymetli bir durum.

* Son olarak, devam eden davaların duruşmalarında, "Arabuluculuk yoluna başvuracağız, süre talep ediyoruz" dediğimizde, Hakimin ve Mahkeme kaleminin mutluluğunu sizlere tarif edemem. Bir de süreç anlaşma ile neticelenip de o dosyalar kapanınca, mutluluk daha da katlandı elbette.

Arabuluculuk şayet amaca uygun işletilirse ve Arabulucu olarak görev yapacak kişiler bu sorumluluğu hakkı ile yerine getirirse, olumlu neticeler doğurmaması için hiçbir neden yok.

Ancak amacı dışında kullanılıp işveren hakimiyetine hizmet eden bir alan olur ise işlerliği söz konusu olamaz.

Umuyorum ki uzlaşı kültürü yargı sistemimizin olumlu bir parçası olarak zihinlerimize ve uygulamalarımıza yer eder.

Saygılarımla,