Mesajı Okuyun
Old 09-09-2011, 20:53   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Bu gibi kararların temyizi kabil olduğundan, kararın mirasçılara tabliği ile kesinleşmesi sonucu temsicinin göreve başlayabileceğini düşünüyorum.

2. Önceki yazımda davanın hasımsız olarak açılacağını yazmıştım. Tüzükteki "sözlü beyanla da başvuru yapılabileceği " sözleri bu yoruma destek vermekle beraber, aşağıdaki yargıtay kararına göre ; dava hasımsız olarak açılsa dahi hakimin resen mirasçıların tamamının davaya katılmasını sağlaması gerektiğinden söz etmektedir. Buradan da davanın hasımlı olarak açılması gerekliliği sonucuna varabiliriz. Kaldı ki, hasımsız açılsa dahi hakim bu eksikliği resen tamamlayacaktır.

3. " Tereke temsilcisi atanması sadece miresçılar tarafından talep edilebilir. Tereke alacaklıları ,mirasçıların alacaklıları,vasiyet alacaklıları bu bakımdan temsici atanmasını talep edemez." ( Ali Naim İNAN, Şeref ERTAŞ, Hakan ALBAŞ, Miras Hukuku 2004 sh: 542)

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2007/11016
Karar No: 2008/10040
Mahkemesi : İstanbul .... Sulh Hukuk Mahkemesi
Tarihi : 30/5/2006
Numarası : Esas no: 2006/.....Karar no: 2006/....
Davacı : ........
Davalı : Hasımsız
Dava Türü : Miras Şirketine Temsilci Atanması
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilenhükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay CumhuriyetBaşsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi gereğince atanan miras şirketi temsilcisi, özel kayyım yetkilerine sahip olup tüm mirasçılar (tereke) adına tasarruf ve hareketeder. Miras şirketine mümessil atanmasına ilişkin karar, tüm mirasçıların hukukunuetkileyeceğinden davaya mirasçıların tamamının katılımının sağlanması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73. maddesinde: "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia vemüdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez."Hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece anılan hükümler göz önünde bulundurularak, re'sen gözetilmesi gerekentaraf teşkilinin sağlanması gerekirken, bu hususa uyulmaksızın davanın esasına girilerekhüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmünsonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 7.7.2008 pzt