Mesajı Okuyun
Old 04-03-2010, 22:51   #4
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/1658
K. 2003/2359
T. 20.3.2003
• HİZMET TESPİTİ DAVASI ( İşe Giriş Belgesi Verilmeyen Sigortalıların Çalıştıkları Hizmetlerinin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak Beş Yıl İçinde Dava Açabilmeleri )
• İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİ ( Bildirgesi Verilmeyen Sigortalıların Çalıştıkları Hizmetlerinin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak Beş Yıl İçinde Dava Açabilmeleri )
• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( İşe Giriş Belgesi Verilmeyen Sigortalıların Çalıştıkları Hizmetlerinin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak Beş Yıl İçinde Dava Açabilmeleri )
• BORDRO VE İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİ ( Davacı Çalışmalarının İşyerinde Kesintili Geçtiğinin Karinesi Olması )
506/m.79
ÖZET : Yönetmelikle tesbit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen sigortalılar çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açabilirler. Davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez.

DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Şubat 1993-Aralık 1993 tarihleri arasında geçen ve Kurum'a eksik bildirilen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Demet Kurtuluş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : Dava, davalıya ait işyerinde 15.7.1994-30.12.1996 tarihleri arasında hizmet aktine dayalı olarak geçen Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen sigortalı hizmetlerinin tesbiti istemine ilişkindir. Bu yönü ile davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Yasanın 79/8. maddesidir. Anılan maddede yönetmelikle tesbit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen sigortalılar çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Madde de belirtildiği üzere yönetmelikle tesbit edilen belgelerin ( işe giriş bildirgesi ) verilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği açık- seçiktir. Somut olayda davacı ile ilgili olarak 1.12.1992 tarihinde işe giriş bildirgesinin verildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği ortadadır. Bu durumda davanın esasına girilerek sonuca ulaşmak gerekir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.

Yapılacak iş, davacının tesbitini istediği sürelerle ilgili olarak bildirge ve bordrolardan davacının imzası olanlar saptanarak imzasını içeren bordrolarda geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzalı olmayan bordrolardaki süreler yönündende işverenin bordrolarda kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, işyerine ilişkin Kurum şubesinde bulunan işyeri dosyası ile, davacıya ait işyerindeki şahsi dosyalarını celbetmek, muhtasar vergi beyannamelerini incelemek, bordrolu komşu işyeri çalışanlarının bilgilerine başvurmak, özellikle tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 20.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.