Mesajı Okuyun
Old 02-12-2007, 23:45   #6
hakarar

 
Varsayılan

Tartışmanın başlangıcının üzeriünden üç, dört ay kadar bir zaman geçmiş olsa da, konunun güncelliği, KDV yasasının yürürlüğe girmesinden bu yana sürdüğü için, ben de birtarafından katılmakta sakınca görmedim.
Öncelikle, Turabi Bey'in bu konudaki açıklamaları ile birlikte, değişiklik tebliği yayınlanması istemli dilekçesindeki hususlara katılıyorum ve bu hususlar tartışma konusunun ana iskeletini oluştursa da ben biraz daha açmak istiyorum.
Şöyle :
1 ) Öncelikle, KDV yükümlülüğü, gelir vergisi yükümlülüğünden farklı ve sonderece sakat bir mantığın ürünü olarak; malın teslimi, hizmetin de yapılıp bitirilmesi ile doğar.
2 ) Muhasebecilerden farklı olarak, daha uzun süre ve sürece yayılan avukatlık hizmeti sözkonusu olduğunda; davanın açılması ya da icra takibinin başlaması ile değil, bu hizmetin tamamlanıp bitirilmesi ile; yani, davanın kesin hükümle son bulması, icra takibinin de, resmi yada gayrıresmi olarak, ama başarı ile sona erdirilmesi ya da kesin aciz belgesinin alınması ile hizmet tamamlanıp bitirilmiş olacak ve KDV yükümü de, avukatın bu hizmetten gelir elde edip etmemesine bağlı olmaksızın, bu anda doğacaktır ve en büyük sıkıntı da, gelir elde edemeden bitirmek durumunda kaldığımız işlerde karşımıza çıkmakta; bu anlamda, bazan özel ilişkilerden bazen de olanaksız olduğundan bedelini alamadığımız, ama hizmetini karşılayıp, bitirmiş göründüğümüz işlerde KDV yükümü ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bu tür durumlarda, kanımca, serbest meslek makbuzunda ve defterde, bu hizmetten bir gelir alınmadığını, salt hukuk dışı KDV yasası hükümlerinin yerine getirilmesi zorunluluğundan dolayı KDV bildiriminde bulunulduğu belirtilerek, gelir vergisi matrahına dahil etmeksizin, KDV bedeli ödenmek suretiyle, zarardan kâr edilebilir.
4) Bir diğer ve önemli konu ise; karşı taraftan alınacak olan vekalet ücretlerinin vergi boyutudur. Burada da; karşı taraftan alınan dava ya da icra vekalet ücreti, yasa uyarınca, müvekkil adına, ama avukat hesabına, karşı tarafın ödemek zorunda kaldığı bir bedel olduğu; yani, aslında karşı tarafa verilmiş bir hizmet bulunmadığı için, KDV'siz serbest meslek makbuzu keserek salt gelir niteliğinde olan bu bedelin, gelir vergisine tabi olmasının sağlanması ya da, hiç serbest meslek makbuzu kesmeksizin, bu geliri salt gelir defterimizde göstermek suretiyle, gelir vergisini ödeyip, KDV ödememe yoluna gidilebilir. ANCAK, BUNUN UYGULAMADAKİ YÖNTEMİNİN NE OLACAĞI KONUSUNU, VERGİ UZAMNLARI İLE DEĞERLENDİRİP, BİR FORMÜLE OTURTMAK GEREKTİĞİ KANISINDAYIM. Yine aynı şekilde, bu işi yaparken, vergi daireleriyle olacak sıcak ve samimi ilişkinin boyutunu düşünmek bile istemiyorum.
Yararlı olma umut ve dileklerimle.