Mesajı Okuyun
Old 10-08-2007, 15:35   #192
NİLGÜN SEYMEN

 
Kitap Salkımında dokunulmamış üzüm taneleri gibidir seni sevmek...

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
sana sensizliğimi,
sana sessizliğimi,
sana eksikliğimi

yazmayalı,
böyle deli dolu mısralarda
sana ulaşmayalı
sanki asırlar oldu.

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
saçaklarıma ışıl ışıl,
yıldız bakışların yansımayalı,
zilim çalınmayalı,
hercai kalp atışlarında,
kapıya koşmayalı
takvim yapraklarından adın kopmayalı,
sanki asırlar oldu.

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
kalemimin ucundan yokluğun damlamayalı,
kokun hasretle rüzgara karışmayalı,
perdemde savrulmayalı,
çılgın fırtınalarda
alabora olmayalı,
sanki asırlar oldu.

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
sanki bu ilk şiirim,
ve sanki son nefesimde karaladığım dizelerim,
ilklerin ilki,
ve en son denecek kadar da sayfaların en sonuncusu,
Hatırlar mısın sevdiğim,
ne güçlü bir limandı o,
fırtınalardan savrulduğumuzda saklandığımız ve
birbirimize sığındığımız,
deli dolu mısralarda
burçların temelinden sarsıldığı o esintiyi,
hatırlar mısın,şiirin semalarında?
Ne hoş bir buluşmadır o,
kelimelerin tükendiği sonsuzlukta,
doğanın şehadeti altında,
rüzgarla fırtınaların şerh koyduğu o,
yüceler yücesi dakikalarda,
sanki asırlar oldu,
gök kubbeye bakarak seni aramayalı...

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
sesini duymayalı,
sana yazmayalı,
sana ulaşmayalı...
gecenin derin bir vaktinde,
uykusuzluğumun karanlıklarla cenk ettiği bir anda,
sarılarak kalem kağıda,
yokluğuna sarınarak,
mısralara sığınarak,
sana dair böyle sere serpe yazmayalı,
sanki asırlar oldu...

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
önümüzdeki bu başı sonu belirsiz,
çıkışı olmayan karanlık tünelde,
ağır ağır yol alırken,
kara pis paslı raylarında yürüyen,
ufacık, ve de rengarenk vagonlar gibiydik biz sevdiğim,
hayatın akslarında,
ve aydınlığı görmeyeli,
kör karanlıklarda,
sanki asırlar oldu...

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
sağnak yağmurdan kaçarak,
sevdana saklanmış bir halde,
koşmaktan yorulmuş,
ılık sessiz ve sakin bir sığınağa kavuşmuş,
yolunu kaybetmiş bir yolcu gibiyim varlığında.
Sensiz olmama rağmen her zaman olduğu gibi,
kalabalıklarda tek başıma,
olsun yine de nefesin sanki yanıbaşımda.

Sanki asırlar oldu sevdiğm,
kahrolası dünyamda,
gözlerinin rengi düşmeyeli avizemin şavkına,
yastığımda gözyaşım,
tenimde yanışım olmayalı sanki asırlar oldu.

Yorganımda özlemin,
gözkapaklarımda hâla daha,
bıraktığın son konuşmamızdaki günün derin izleri,
Düşlerimde ben geldim bak! demeyeli,
Sanki asırlar oldu.

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
sen dolu dizelerimde,
gülüşün bembeyaz sayfalara düşmeyeli,
asma dallarında üzüm taneleriydi,
bana seslenişinin lezzeti,
sesin yüreğime düşmeyeli ,
sanki asırlar oldu.

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
çayımın deminde,
burcu burcu soframa gelmeyeli,
sadce iki kişilik bir dünyada,
seninle kurduğumuz dev hamakta sallanmayalı,
yıldızları toplayarak saçlarıma takmayalı,
ve güneşi çekmecemde saklamayalı,
iklimler olabildiğince alabora,
mevsimsiz çöl sıcaklarının kavurduğu,
yaz ortasında kar yağarak,
ayazların savuduğu,
o şaşkın sabahlarda uyanmadığım,
sanki asırlar oldu.

Sanki asırlar oldu sevdiğim,
senin için böyle hoyrat dizelerde haykırmadığım,
çığlık çığlığa bak isyanlarım kalemimin ucunda,
hakimiyetini kaybetti beynimin içinde düşüncelerim,
kendime söz geçiremiyorum,
baş ucumda kabus dolu uykusuzluklarım,
ne seninle ne sensiz,
uçsuz bucaksız bir yolun,
ne başında ne bitiminde,
böyle serseri adımların ayak seslerinde,
sensizim,
beni anlıyor musun sevdiğim.

Sanki asırlar oldu,
zamanın bir yerinde,
saat kaç?
ne farkeder ki,
kah gecenin en ortası,
kah sabahın seheri,
ne farkeder,
sensizliğin en dayanılmaz hali işte,
gel de uyu uyuyabilirsen,
gecenin üçte biri gözbebeklerimde sen varken güzelim,

seni sevmek var ya,

asma dallarına üzüm taneleri gibi,
ne uzanıp koparabildiğim,
ne tadına doyabildiğim,
SANKİ,

YAŞAMAK VE yeniden doğmak GİBİ,
taze ve olabildiğince diri...

NİLGÜN ÇAKICI