Mesajı Okuyun
Old 15-08-2006, 02:04   #9
Gemici

 
Varsayılan

Avrupa’da ‘seçme ve seçilme hakkı’ üzerindeki tartışmaların en hızlı dönemi 18.ci yüzyıldın sonu ve 20.ci yüzyılın başlarına rastlar.Genel seçme ve seçilme hakkının elde edilmesini, işçi sınıfının politika sahnesinde boy göstermesinin bir başlangıcı veya sonucu olarak görmek mümkündür desem abartma olmaz gibime geliyor.

Günümüzden 2500 sene öncesine gidersek, dünyanın en eski demokrasilerinden sayılan Yunan Şehirlerin’de kölelerin ve kadınların seçme ve seçilme haklarının olmadığını görürüz. Çağımızda bile seçme ve seçilme hakkından yoksun birçok gruplar var.

Belirli gruplara seçme ve seçilme hakkının verilmeyişinin iki gerekçesi var genelde;
1. Bu kişiler eğitimsizliklerinden dolayı mantıklı bir politik düşünce üretemezler,
2. Özellikle yabancılara memleket problemlerini ilgilendiren konularda güvenilmez.
Bir devletin toprakları üzerinde yaşayan geniş tabakalara seçme ve seçilme hakkının verilmesi, o devletin demokratikleşmesi ile orantılı olarak gelişmiştir. Vatandaşlık bağı, Soyluluk, Yaşlı veya genç olmak, mal mülk sahibi olmak, ödenen vergi miktarı, alınan eğitim belirli gruplara seçme ve seçilme hakkının verilmesinde rol oynayan etkenlerdir.

Dünyanın birçok ülkesi kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiş durumdadır. Buna rağmen kadınların bu haklardan yoksun olduğu ülkeler halen vardır. Bunların en başında Suudi Arabistan geliyor. Lübnan’da sınırlı bir hak var. Seçilmek için kadının belirli bir eğitim seviyesinde olması gerekiyor.

Avusturya, Almanya ve İsviçre’de seçme ve seçilme hakkı:

Avusturya:
Avusturyada seçme hakkı olanın seçilme hakkıda var, genel seçme ve seçilme hakkı için kişinin 19 yaşını doldurması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı için 35. yaşın doldurulması seçilme koşulu olarak aranıyor.

Almanya:
Alman Anayasasına göre Devletin Egemenliğinin Kaynağı Halk’tır. Halk bu hakkını seçtiği yasama organı vasıtasıyla, yürütme ve yargı organları vasıtasıyla kullanır. Seçme ve seçilme yaşı yasal ergenlik yaşı olan 18 dir. Hessen Eyaleti seçilmek için 21 yaş koşulunu istiyor. Cumhurbaşkanı olarak seçilmek için 40 yaş koşulu var.

İsviçre:İsviçre’de erkekler için genel seçme ve seçilme hakkı 1848 senesinden beri var. Seçmenin ve seçilenin 18 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1971 senesinde verildi.

Türkiye:
1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasısının 76. cı Maddesi 30 yaşını dolduran her Türkün milletvekili seçilebileçeğini belirtiyor. Aynı Madde milletvekili seçilemiyeceklerin bir listesini veriyor. Listenin en başında "En az ilkokul mezunu olmayanlar" var. 1924 ve 1961 Anayasaları "Türkçe okuyup yazmak bilmeyenler milletvekili seçilemezler" hükmüne yer veriyordu.
'Türkçe bilmek' koşulunun yerine 'En az ilkoul mezunu olmak' koşulunu getirmek bir ilerleme mi, yoksa bir gerileme mi?

Sonuç:
■ Anayasa’mızın getirdiği kısıtlamayı, görebildiğim kadarı ile, diğer hiç bir ülkenin anayasası getirmiyor,
■ İlkokulu bitirmiş olma koşulu, ilkokulu olmayan kırsal bölgelerden gelen ve ilkokula gitme şansı bile olmayan kişiler bakımından bir eşitsizliğe yol açıyor. Bu ayırımcılık en fazla kadınlar için söz konusu, çünkü kırsal bölgelerden gelenlerin çoğu okul yüzü bile görmemiştir.
■ Aslında 'İlokulu bitirmeyen milletvekili olamaz' demek bile bir ayırımcılık ve eşitsizliktir.
■ Milletvekilinin görevi meclise gidip kanun metni hazırlamak değildir. Bu türden metinler genelde bakanlık bürokratları tarafından hazırlanır.
■ Milletvekillerinin çoğunun yaptığı veya yapması gereken geldiği bölgenin problemlerini, dertlerini meclise taşıyıp çözüm yolları aramaktır. Örneğin fındık üreticisi. Problemlerin içinden gelen onları bizzat yaşamış olan kişi, gerektiğinde daha faydalı çözümler getirebilir.
■ Problemlerin çözümünde, konumuzu göz önünde bulundurursak, kanun yapımında kanun yapma tekniğindeki teorik bilgi kadar, problemlere vakıf olmak’ta önemlidir.
■ Meclis uzmanlaşsın düşüncesi çoğunlukla belirli bir zümrenin veya sınıfın hakimiyetine götürür ve demokrasinin sonudur.


Saygılarımla