Mesajı Okuyun
Old 24-02-2012, 23:13   #10
tiryakim

 
Varsayılan Karar 8

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/10145
Karar: 2002/1999
Karar Tarihi: 07.03.2002


TAZMİNAT DAVASI - ANONİM ŞİRKET YÖNETİCİSİNİN İŞLEMLERİNDEN DOĞAN TAZMİNAT TALEBİ - HÜKMEDİLECEK TAZMİNATIN ŞİRKETE VERİLMEK ÜZERE İSTENEBİLECEĞİ

ÖZET: Yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalma oluşmuşsa, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi gerekmektedir.

(6762 S. K. m. 309, 336, 340)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Uşak Asliye 2.Hukuk Mahkemesince verilen 23.2.2001 tarih ve 1997/1452-2001/115 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak taraflar vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 5.3.2002 günde davalı avukatı O. Bayar ile davacılar avukatı D. Sönmez gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi H. Ulus tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, tarafların ortağı olduğu G. AŞ yönetim kurulunun, müvekkilleri ile davalı B. G. den oluştuğunu, anılan davalının aynı zamanda diğer davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, G. AŞ. nin davalı şirkete ait binayı ve fabrika binasını kiralayıp, tekstil ürünleri üretimi için gerekli makinelerin satın alınarak bu binalara konulduğunu; ancak şirket faaliyetlerinin 1997 yılı yaz aylarından itibaren davalının haksız fiilleri sonucu geçici olarak durdurulduktan sonra, makinelerin davalılarca kendi hesaplarına kullanıldığının öğrenildiğini, ayrıca davalı Bülent’in temsil yetkisini aşarak tek imza ile G. AŞ. ni sürekli borçlandırdığını, şirketle muamele yapmak yasağına aykırı davranıldığını ve bu nedenlerle müvekkillerinin zarara uğradığını ileri sürerek, 5.000.000.000. TL sının faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra müvekkillerinin doğrudan doğruya uğradıkları zararların tazmini isteminde bulunduklarını beyan etmiştir.

Davalılar vekili, G. AŞ. nin bütün işlerinin müvekkillerince ve müvekkilleri elemanları tarafından yürütüldüğünü, iddiaların doğru olmadığını ve tazminatın davacılar adına istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucuna göre, davalının müdahalesi ile şirket faaliyetinin durduğu, yetkisiz olarak çektiği kredi nedeniyle zarar oluştuğu ve ilk tespit tarihi ile dava tarihi arası kira bedelinin istenebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 883.333.000. TL sının temerrüt faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, taraflar temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin bütün, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava anonim şirket yöneticisinin eylemlerinden doğan zararların tazmini istemine ilişkindir. Davacılar, davalı yöneticinin şirketi borçlandırarak, aleyhlerine takipte bulunmasına, hacizler yapılmasına neden olduğunu ve şirket makinelerini kendi çıkarına kullandığını ileri sürerek bu zararların tazminini istemektedirler.

TTK. nun 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalma oluşmuşsa, TTK. nun 340. maddesi yollamasıyla, aynı yasanın 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi gerekmektedir.

Davaya konu olayda, davalı yönetim kurulu üyesinin, tek imza ile yetkisiz olarak çektiği kredilerden doğan bütün borcu ödediği, bu nedenle ve ayrıca diğer iddialara dayalı olarak davacıların mal varlıklarında doğrudan bir azalmanın oluşmadığı, şirket makinelerinin şahsi hesabına kullanılmasından dolayı da davacıların doğrudan değil, şirketin kâr kaybına uğraması dolayısıyla zarar görmüş olacakları açıktır. Hüküm altına alınan meblağ da bu dolaylı zararın tazminine dairdir. Mahkemece, davacıların doğrudan zararlarını yöntemince ispatlayamadıkları, şirketin kâr kaybı dolayısıyla uğradıkları belirlenen zararın ise, TK. nun 340. maddesi yollamasıyla, aynı yasanın 309/1. madde ve fıkrası uyarınca, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin bütün, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 250.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı fazla alınan 5.040.000 lira harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07.03.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı