Mesajı Okuyun
Old 27-11-2008, 14:51   #11
Ali Basyurt

 
Varsayılan

Sayın Alimoğlu,
Bir hakim,hiç bir zaman kanun da yer alan bir hükmü benimsemdiği için o hükmü uygulamam eğilimi gösteremez ve bu düşüncesini açıklayamaz.
Hakim ,kanunu uygulayan kişidir. kanunda yer alan bir hükmü,kendi anlayışına uygun olmadığı inancı ile kanunun kişiye tanıdığı hakları ondan esirgeyemez.
Kuşkusuz 62 maddesinin uygulanıp uygulanması hakimin takdirine bağlı bir husus olmakla beraber,bu takdir hakkı kullanılırken, gösterilen sebeplerin, makul ve makbul olması, hukuk kurallarını zedelememesi, kanunların esas amacına aykırı olmaması ve vicdanları rahatsız etmemesi,toplumsal düzenin korunması, sanığın topluma kazandırılması, ıslah amacı gibi hususların nazara alınması gerekir. Ceza ile adalet arasında bir denge kurulması zorunludur.
Bu düşüncelerin dışında yapılacak uygulamalar sadece keyfi davranışları çağrıştırır. keyfiliği barınamadığı yer hukuktur. Uygulamacı,kanunun ruh ve amacını göz ardı eder ve kendi anlayışını hukuka hakim kılmaya çalışırsa o yerde adaletten söz etmez mümkün olmaz. Adaletin olmadığı yer bir mezbahadan farksızdır. Hakim, şartları oluştuğu halde kanuna göre uygulanması gereken bir kuralı hiçe sayarak, kendi düşüncesini kişilerin aleyhine olabilecek biçimde kanunun önünde tutuyorsa bu anlayışıyla doğru ve kabulü mümkün bir davranışın içinde olduğu söylenemez.Kanunu ihmal etmekle görevini tam olarak yapmış biri olduğunu da iddia edemez. "Kanun benim" anlayışı ile hareket eden kişi yanılgı içine giren kişidir.
Kaldı ki anlatılana bakılınca bu maddeyi uygulamadığı zaman da kanunun kabul ettiği gerekçenin arkasına sığındığı da ileri sürülmektedir. Bu anlayış daha vahim sayılmaktadır. Mademki o 62 maddenin şartlar ne olursa olsun uygulanmasını kabul etmiyorsa ,bunu uygun bir biçimde kararında belirtmelidir. Aksi hali yargıca yakışmaz kişilerin güven duygusunu zedeler.