Mesajı Okuyun
Old 28-01-2003, 02:50   #29
Nusret

 
Varsayılan Yargıç - Avukat İlişkisi Üzerine...

Değerli forumcu arkadaşların mesajlarını okudum; ama bu okuma, mesajcıların önemli bir kısmının bu "sorun"u abarttığı sonucuna ulaştırdı beni.
Öncelikle şunu belirteyim ki, yargıçlık mesleği, insanın gerçekten öğrenciliğinde-gençliğinde sahip olduğu davranış özellikleri ve kişiliğinde çok önemli, haydi onu da söyleyeyim, bence olumsuz değişikliklere yol açıyor. Buna, bizzat sınıf arkadaşlarımdan birinin şahsında tanık olduğumdan dolayı, bu savı rahatlıkla ileri sürebileceğimi düşünüyorum. Fakat bu, her zaman böyle olmuyor tabii. Sınıf arkadaşlarımdan çok esprili ve hani "fırlama" denilebilecek tiplerden birisi şu anda asliye ceza yargıcı ve tam bir bürokrat, eski neşesinden hareketliliğinden eser kalmamış; ama bir diğeri Yargıtay'da tetkik hakimi olmasına rağmen, rahatlıkla söyleyebilirim ki, o eski yapısından hiçbir şey kaybetmemiş, yani "bürokratlaşma"mış.
Fakat değerli arkadaşlar, yargıçlarımızın biz avukatlarla ilişkisini incelediğimizde başat olan konunun bu olmadığını düşünüyorum. Yargıçlarla avukatların ilişkisinde kanayan asıl başka yaralar var.
Bunlardan ilki, azınlıkta kalsalar bile, bir kısım yargıcın özellikle duruşmalarda avukatlara ve asıl taraflara karşı saygısızca davranıyor olmalarıdır. Bu davranışlar, tekrar söylüyorum, azınlıkta kalsa bile insanın o gününü, hatta birkaç gününü mahvetmeye yetiyor. İstanbul Anadolu yakasındaki avukat arkadaşlara "Duruşmada sigara içip avukatlara ve sanıklara bağıran yargıç kim?" diye sorsanız tümünün aynı kişinin adını vereceğinden eminim.
Bir diğeri de, bile bile bazı yargıçların hukuka aykırı kararlarında ısrar etmeleri ve buna itiraz edildiğinde de "Temyize gidin" diye umursamaz davranmalarıdır. Normal yargı sürecinde aleyhimize verilen kararlardan bahsetmiyorum, bunu anlayabilirim. Bir örnek verirsem daha iyi anlaşılacağını umuyorum bu konunun. 466 tazminatı diye bilinen bir tazminat davasında delillerin ibrazı için verilen bir aylık süre dolmadan dosyayı incelemeye alıp da deliller ibraz edilmediği gerekçesiyle talebi reddeden ağır ceza mahkemesi hakimlerinden bahsediyorum. Karar duruşmasında verdiği kısa karar ile gerekçeli kararı farklı olan, gerekçeli kararının değişik bentlerinde birbirleriyle çelişen hükümler verip de tavzih talebini göz göre göre reddeden asliye hukuk hakiminden bahsediyorum. Bu durumlardaki itirazlarımız ise genellikle "Temyize gidin" cevabıyla karşılanmıştır.
Bu sorunlar, üzerinde biraz daha düşünüldüğünde çoğaltılabilir. Şu mesaj yazımında ilk anda aklıma gelenler bunlar. Bu tür sorunlar varken varsın hakimler avukatlara mesafeli yaklaşsınlar. Bu tür sorunların çözümüne daha fazla kafa yormak gerektiğini düşünüyorum. Yoksa hakimlerin bizlere karşı mesafeli davrandığından hareketle sitemkar davranmak bizim yargı sistemimizin gerçekliğinde biraz "uçuk" kaçmaktadır. Saygılar.