Mesajı Okuyun
Old 12-01-2010, 11:29   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/6376
Karar: 2003/7418
Karar Tarihi: 09.06.2003

TAZMİNAT DAVASI - HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE OLUŞAN YARALANMA ZARARI İÇİN TALEP EDİLEN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ

ÖZET: Somut olayda, ceza mahkemesinde davalının görevlileri hakkında verilen hükümlülük kararı Yargıtay 2. Ceza Dairesince mağdurun geçici ve kesin raporu, tedavi evrakları ile Adli Tıp'a gönderilerek olay nedeniyle hayati tehlike geçirip geçirmediği ve kaç gün iş ve güçten engel kalacak derecede yaralandığına ilişkin kesin raporu alınıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekir, gerekçesiyle de bozulmuştur. Ceza mahkemesi bozmaya uyduktan sonra bu konuda bir işlem yapmadan kamu davasının ertelenmesine karar vermiştir. Eldeki bu davada da Adli Tıptan rapor alınmamış, davacıdaki yaralanma derecesi tam olarak tespit edilmemiştir. Şu durumda davacının gerçek zararını öğrendiğinden söz edilemez ve zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. Kaldı ki davalının çalıştırdığı kişilerle ilgili olarak açılan ceza davası da henüz sonuçlanmamış olup, ertelenmiştir. Şu durumda mahkemece yapılacak iş; işin esasının incelenerek varılacak sonuca göre karar vermektir. Bu yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.

(818 S. K. m. 41)

Davacı E. Kaplan'a velayeten M. Kaplan vekili Avukat R. Bozan tarafından, davalı TPAO Adıyaman Bölge Müdürlüğü aleyhine 16/1/2002 gününde verilen dilekçe ile davacının yaralanması nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen 2/10/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, davalının hukuka aykırı eylemi sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş, karar davacı yanca temyiz edilmiştir.

Zamanaşımı süresinin başlaması için haksız eylemden zarar görenin hem "faili" hem de "zararı" öğrenmiş olması gerekir. (BK.' nun 60/1) Eğer zararın kapsamı gelişen bir durumdan ileri geliyorsa, gelişme sona ermeden önce işlemeye başlamaz. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda da aynı ilke geçerlidir.

Somut olayda, ceza mahkemesinde davalının görevlileri hakkında verilen hükümlülük kararı Yargıtay 2. Ceza Dairesince mağdurun (davacının) geçici ve kesin raporu, tedavi evrakları ile Adli Tıp'a gönderilerek olay nedeniyle hayati tehlike geçirip geçirmediği ve kaç gün iş ve güçten engel kalacak derecede yaralandığına ilişkin kesin raporu alınıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekir, gerekçesiyle de bozulmuştur. Ceza mahkemesi bozmaya uyduktan sonra bu konuda bir işlem yapmadan kamu davasının 4616 sayılı yasa gereği ertelenmesine karar vermiştir. Eldeki bu davada da Adli Tıptan rapor alınmamış, davacıdaki yaralanma derecesi tam olarak tespit edilmemiştir. Şu durumda davacının gerçek zararını öğrendiğinden söz edilemez ve zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. Kaldı ki davalının çalıştırdığı kişilerle ilgili olarak açılan ceza davası da henüz sonuçlanmamış olup, 4616 sayılı yasa gereği ertelenmiştir. Şu durumda mahkemece yapılacak iş; işin esasının incelenerek varılacak sonuca göre karar vermektir. Bu yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 9/6/2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

(KAYNAK: Av. Talih UYAR)(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları