Mesajı Okuyun
Old 21-02-2006, 19:51   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
IV-Kanunun 333’nci maddesinden sonra gelmek üzere -4949 sayılı Kanun ile- eklenen yeni 333 a maddesi ile;



“Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu” düzenlenmiştir.



-Burada “bir ticari işletmede hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunan kişilerin alacaklıları kasten zarara sokmaları” suç haline getirilmektedir. “Alacaklıları zarara sokmak”tan maksat, “ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememek”tir.



-Fiilin cezalandırılabilmesi için; faalin kasdının buna yönelik olması şarttır. Hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunmayanların bu suçu işlemeleri olanaksızdır. “Bir ticari işletmede kimlerin hukuken yönetim yetkisine sahip olacağı” ticaret hukuku mevzuatında gösterilmiştir. Ancak, zaman zaman bazı kişilerin bu yetkiyi fiilen kullanabildikleri durumlar vardır. Bazen; bu, hukuken yönetim yetkisine sahip bulunanların rızasıyla olabilmesine karşın, bazı durumlarda zor kullanılarak da olabilmektedir. İşte, bu kişilerin ticari işletme adına yaptıkları işlem veya eylemlerle alacaklıları kasden zarara sokmaları suç haline getirilerek, alacakların haklarına önemli bir koruma getirilmiştir.



-Ticari ceza hukukunun en temel prensiplerinden biri, ekonomik suça ekonomik yaptırımların uygulanmasıdır. Hürriyeti bağlayıcı ceza, istisnai bir yaptırım olarak uygulanabilir. Burada bu prensibe riayet edilmiş, hürriyeti bağlayıcı ceza sınırlı tutulmuştur. 4949 sayılı Kanun ile öngörülmüş olan “altı aydan iki yıla kadar hapis cezası” 5358 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sırasında aynen korunmuş ve daha önce 4949 sayılı Kanun ile öngörülmüş olan dört milyar liradan dörtyüz milyar liraya kadar ağır para cezası, “beşbin güne kadar adli para cezası” olarak yeniden düzenlenmiştir.



İcra mahkemesince, “bir yıl veya daha az süreli hapis cezası”na hükmedilirse, bu ceza -TCK. 49/2 uyarınca- “kısa süreli hapis cezası” niteliğini taşıyacağından, TCK. 50/1 uyarınca “seçenek yaptırımlar” dan birine çevrilebileceği gibi ayrıca TCK. 51/1 uyarınca da hükmedilecek ceza ertelenebilecektir. Buna karşın mahkemece, bir yıldan daha fazla süreli hapis cezasına hükmedilirse, bu ceza TCK. 50/1 uyarınca “seçenek yaptırımlardan” birine çevrilemeyecek, sadece TCK. 51/1 uyarınca ertelenebilecektir.



Mahkemece ayrıca hükmedilecek “beşbin güne kadar adli para cezası” ise -yeni TCK. adli para cezalarında ertelenmeyi kabul etmediği için- ertelenemeyecektir.



-Suçun taksirle, yani tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslek ve sanatta acemilik, nizamnamelere, emirlere ve talimata aykırılık yapılarak işlenmesi mümkündür. Bu durumda faile sadece adli para cezası öngörülmüştür. Az önce de belirttiğimiz gibi; -yeni TCK. adli para cezalarında ertelenmeyi kabul etmediği için- hükmedilecek “adli para cezası”nın ertelenmesi mümkün olmayacaktır.



-Burada düzenlenen suçların takibi, suçtan zarar görenin şikayetine bağlanmış, böylece mağdurun mağduriyetinin ortadan kaldırılmasına olanak tanınmıştır. Bilindiği gibi, şikayetten vazgeçme veya şikayetin geri alınması, ahlaka aykırı olmamak kaydıyla şarta bağlanabilir. Vazgeçme veya geri almanın, mağduriyetin giderilmesi şartına bağlanması ahlaka aykırı sayılmamaktadır...



http://www.talihuyar.com/5358_s.htm alınmmıştır