Mesajı Okuyun
Old 11-02-2011, 20:34   #4
tiryakim

 
Olumlu Karar

2.SORUNUZUN CEVABI

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2008/6-824
Karar: 2009/25
Karar Tarihi: 28.01.2009

ZİYNET VE ÇEYİZ EŞYALARININ İADESİ İSTEMİ - HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA GÖRE ZİYNET EŞYALARININ GÖTÜRÜLEBİLİR NİTELİKTE EŞYALAR OLDUĞUNUN KABULÜ GEREĞİ - ZİYNET EŞYALARININ DAVALI KOCA YEDİNDE KALDIĞININ İSPAT EDİLMESİ ZORUNLULUĞU - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Somut olay ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi istemine ilişkindir. Ziynet eşyalarının, normal koşullarda ve hayatın olağan akışına göre kadın üzerinde bulunan, saklanabilen ve götürülebilir nitelikte eşyalar olduğunun kabulü gerekir. Bunun sonucu olarak davacı ziynetlerinin, davalı koca yedinde kaldığını ispat etmek durumundadır.
(4721 S. K. m. 6) (1086 S. K. 337)

Dava: Taraflar arasındaki <ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen, bulunamadığı takdirde bedellerinin tahsili> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Aile Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.04.2007 gün ve 2006/696 E., 2007/635 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 03.03.2008 gün ve 2007/13877 E., 2008/2318 K. sayılı ilamı ile, (...Dava, boşanma davasından tefrik edilerek yeniden esasa kayıt edilen ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen, bulunmadığı takdirde bedellerini davalıdan tahsiline ilişkindir. Mahkemece ziynet eşyaları yönünden davanın kısmen kabulüne, çeyiz eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı, evden zorla çıkarıldığından bahisle alınmasına müsaade edilmeyen ziynet eşyalarının davalıda kaldığını iddia ederek, mevcutsa aynen, olmadığı takdirde bedelinin davalıda tahsilini talep etmiştir. Davalı, ziynet eşyalarının davacı üzerinde götürüldüğünü, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ziynet eşyalarının, normal koşullarda ve hayatın olağan akışına göre kadın üzerinde bulunan, saklanabilen ve götürülebilir nitelikte eşyalar olduğunun kabulü gerekir. Bunun sonucu olarak davacı ziynetlerinin, davalı koca yedinde kaldığını ispat etmek durumundadır. Davacı, ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önceden götürme fırsatı elde edemediğini mevcut deliller ile ispat edememiştir. Bu durumda, mahkemece dava dilekçesinde tüm yasal deliller denilmekle davacının yemin deliline de dayandığı anlaşıldığından davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu davacıya hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın ziynet eşyaları yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.01.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları



T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/20459
Karar: 2008/788
Karar Tarihi: 04.02.2008

ZİYNET EŞYALARININ İADESİ İSTEMİ - KURAL OLARAK HERKESİN KENDİ İDDİASINI İSPAT ETMEKLE YÜKÜMLÜ OLMASI - DAVACI KADININ ZİYNET EŞYALARININ DAVALI KOCA TARAFINDAN BOZDURULDUĞUNU VE BEDELİNİN DAVALIDA KALDIĞINI KANITLAYAMAMIŞ OLMASI

ÖZET: Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Davacı kadın; ziynet eşyalarının davalı koca tarafından bozdurulduğunu, bedelinin davalıda kaldığını kanıtlayamamıştır. Buna rağmen hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
(4721 S. K. m. 6, 226)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: 1-) Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. (M.K.6) Ancak iddialar karşılaştığında kimin ispat yükü altında bulunduğunun tesbiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerekse kazai içtihatlarda bir takım ölçülere yer verilmiştir.

a) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. (Prof. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1968, sh.372; Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Yargılama Usulü, 1970, sh.464; Prof. Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü, 1967, sh. 449; Prof. Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1957, sh.248-249; Prof. Saim Üstündağ Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1973, sh.378)

b) İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir. (Prof. Saim Üstündağ, Age. 1973 sh.397)

c) İspat yükü daha kolay başarana düşer. (Prof. Saim Üstündağ, Age, Federal Mahkeme Kararına atfen)

Davacı (kadın); ziynet eşyalarının davalı koca tarafından bozdurulduğunu, bedelinin davalıda kaldığını kanıtlayamamıştır. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

2-) Karşılık dava süresinde açılmamış ise de; delillerin değerlendirilmesi ve boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki talepler nazara alındığında kadının ve kocanın açtığı davaların birlikte görülmesindeki yarar açıktır. Davalı-karşılık davacı kocanın açtığı davanın tefrikine karar verilmesi halinde dahi her iki davanın birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

Mahkemece yapılacak iş karşılık davanın esasını incelemek, olumlu ya da olumsuz bir karar vermekten ibarettir. açıklanan hususlar gözetilmeden karşılık dava hakkında sürede açılmadığından ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Hükmün 1. ve 2. bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı-karşılık davalı kadının boşanma davasının kabulüne dair temyiz sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04.02.2008 (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


1.SORUNUZUN CEVABI

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/10498
K. 2003/770
T. 27.1.2003
4721/m.174
743/m.143
• BOŞANMA ( İktidarsızlık Nedeniyle - Davalının Kızlığının Bozulmadığı Belirtilerek Takılan Ziynetlerin İadesi İstenemeyeceği )
• EVLENME SIRASINDA KADINA VERİLEN HEDİYELER ( Boşanma Halinde Geri Verme Yükümlülüğü Bulunmadığı )
• ZİYNET EŞYALARI ( Evlenme Sırasında Kadına Hediye Edilen - Boşanma Halinde Geri Verme Yükümlülüğü Bulunmadığı )
ÖZET : Evlenme sırasında kadına hediye edilen ziynet eşyaları kadına aittir. Boşanma halinde geri verme yükümlülüğü yoktur.
DAVA : Davacı B.G. ve M.G. tarafından davalı F.G. aleyhine 8.6.2001 gününde verilen dilekçe ile altın eşyaların aynen iadesi olmazsa değerinin tahsilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.4.2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı M.G. davalı F.G. ile resmen evlendiklerini evlenirken davalıya düğün hediyesi olarak ziynet eşyası taktıklarını bir süre sonra davalının iktidarsızlık nedenine dayalı olarak boşanma davası açtığını dava sonunda boşandıklarını ve davalının kızlığının bozulmadığını belirterek takılan ziynetlerin iadesini istemiştir. Mahkemece dava kabul edilmiştir.

Evlenme sırasında kadına armağan edilen ziynet eşyaları kadına aittir. Boşanma halinde geri verme yükümlülüğü yoktur. Mahkemenin davayı kabul gerekçesi olaya ve içtihatlara uygun değildir. Şu durumda eşyaların geri alınması için bir neden olmadığına göre davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



3.SORUNUZUN CEVABI

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/4904
Karar: 2007/9134
Karar Tarihi: 17.07.2007

ZİYNET EŞYALARININ İADESİ İSTEMİ - KİŞİSEL EŞYALARIN İADESİNE İLİŞKİN DAVALARIN AİLE MAHKEMESİNDE GÖRÜLMESİ GEREĞİ - ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNDE DAVANIN AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA GÖRÜLÜP KARARA BAĞLANMASI

ÖZET: Dava kişisel malların iadesi istemine ilişkindir. Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile mahkemesinde görülmesi zorunludur. Bu nedenle bağımsız Aile Mahkemesi bulunan yerlerde bağımsız Aile Mahkemesinde, bağımsız Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Hakim ve savcılar yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekmektedir. Davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekir.

(4787 S. K. m. 4) (4721 S. K. m. 226)

Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ziynet eşyası davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmesine üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacı ile davalıların boşanma davalarının devam ettiği, davacının davalıda kalan ziynet eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmaz ise bedellerinin tahsilini istemiştir. Davalı istemin reddini savunmuştur. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabındaki üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK'nun 118-395 mad.) kaynaklanan bütün davalara aile mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır.

Olayımıza gelince; Dava kişisel malların iadesi istemine ilişkindir. Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile mahkemesinde görülmesi zorunludur. Bu nedenle bağımsız Aile Mahkemesi bulunan yerlerde bağımsız Aile Mahkemesinde, bağımsız Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Hakim ve savcılar yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekmektedir. Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanunun 226 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder. Söz konusu maddenin Türk Medeni Kanununun 2. kitabında yer aldığı ve Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekirken bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip sonuçlandırılması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.07.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

TEŞEKKÜRLER...