Mesajı Okuyun
Old 17-10-2006, 14:12   #14
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Tartışmayı getirdiği boyut yönünden Sn.Yılmaz' ı kutlarım.

Tartışmayı derinleştirelim.

Doktrinde hala tartışmalarla dolu konuyu, bakalım bir sonuca ulaştırabilecek miyiz.


***


ŞEKLE AYKIRILIĞIN SONUÇLARI:



Şekle aykırılığın hukuki sonucu geçersizliktir; şekli geçersizlik, hukuki işlem tarafı ve ya tarafları hiçbir şekilde geçersiz işlemin yerine getirilmesinde talep imkanı vermez, fakat ifa edilmiş edimlerin geri verilmesini talep hakkı verir.


Kanuni şekle aykırılığın hukuki sonucu olan geçersizlik iki şekilde sınırlanabilir: ya şekilden doğan geçersizlik sübjektif bir geçersizlik olarak kabul edilip, ancak tarafların menfaatlerini ilgilendiriyorsa bu geçersizliğe dayanabileceği savunulur. Ya da şekli geçersizlik kanundan doğan gücü dolayısıyla hakim tarafından resen nazara alınır, fakat şakla aykırılığa dayanma hakkı kötüye kullanılması teşkil ediyorsa geçersizlik MK. m. 2 ile sınırlanır.


Şekle aykırılık, şekli koruma amacını veya tarafların korunmasına veya taraflardan birinin özel hukuk alanını koruması amacına yönelik ise geçersizlik kendine özgü olduğu ve taraflar arasındaki bir geçersizlik yarattığı görüşüne katılmamaktayız. Miras hukukuna ilişkin düzenlemeden hareketle istisnai bir kuraldan genel bir kural çıkarılamaz. Kendine özgü geçersizlik görüşü sübjektif efektif bir geçersizliği ve bununla birlikte iptal edilebilirliği çağrıştırmaktadır ki bu kabul edilemez.

İfanın şekil eksikliğini giderici etkisi ancak kanunu öngördüğü hallerde söz konusudur, bu hükümlerden hareketle genel bir kural çıkarılamaz.


Her iki tarafında şekil eksikliğini bilmesi durumunda, hukuki işlemin geçersizliğinde hakkın kötüye kullanıldığının kabulünü ihtiyatla değerlendirmek gerekir, ancak hakkın kötüye kullanılması sınırlı ve zorunlu hallerde kabul etmek gerekir (110). Her iki tarafında şekil eksikliğini bilmelerine rağmen gerekli dikkati göstermedikleri için şekle aykırılık doğmuş ise, akit öncesi davranış ilişkisinden doğan borç ilişkisi çerçevesinde (c.i.c), zarar gören taraf, geçersizlikten dolayı olumsuz zararın tazmini talep edebilir (111).


Akit taraflarından biri diğerini kasten yanıltarak, doğacak hukuki yükümlülüğünü ve ortadan kaldırmış ise, aldatılan dürüstlük kuralından hareket ederek aktin geçersizliğini ve bununla birlikte olumsuz zararı ya da karşı edimin ifasını talep edebilir (112).


Şekle aykırılığın sınırlarını geçersiz hukuki işlemin ifa edilmiş olup olmamasına göre şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Şeklen geçersiz hukuki işlemden doğan yükümlülükler henüz ifa edilmemişse (113);


Kural olarak tarafların hukuki işlemden doğan yükümlülükleri talep hakkı yoktur (114). Örneğin; satım aktinde alıcı satılanın mülkiyetinin geçirilmesini ve teslimini, satıcıda satım bedelinin ödenmesine talep edemez (115). Bu geçersiz işleme dayanarak hukuki işlemden doğan bir sorumluluk (BK. m. 96 vd.) söz konusu olamaz (116).

Şekle aykırılıktan dolayı geçersizlik, MK. m. 2/II'de belirtilen hakkın kötüye kullanılması teşkil eden davranışlardan ileri geliyorsa, MK. m. 2/II' inin olumlu etkisi söz konusu olamaz ve zarar gören tarafın olumsuz zararı talep hakkı doğar (117). MK. m. 2/II'nin olumsuz etkisi ise culpu in contrehendoya dayalı olumsuz zararla sınırlıdır. Olumlu zararı talep hakkı yalnızca MERZ'in belirttiği üzere şekil konusunda yanıltmasıydı veya şekle aykırı olan hukuki işlemin yerine getirileceği hususunda bir güven yaratılmasıydı, şekle uygun bir işlem yapılacağını ispatlamasına bağlıdır (118).



2. Şeklen geçersiz hukuki işlemden doğan tüm yükümlülükler yerine getirilmişse;


Kural olarak geçersiz bir hukuki işleme dayanarak kendine düşen edimi ifa eden, yerine getirdiği edimin geri verilmesini talep edebilir. Örneğin; geçersiz bir taşınmaz satımında alıcı satım bedelini ödemişse satım bedelinin geri verilmesini talep edebilecektir.
Geri isteme talebi sebepsiz zenginleşmeye ilişkin Bk. m. 62'ye dayanmaktadır (condicto indebiti) (119). BK. m. 62'de düzenlenen borç olmayın şeyin ifası ile sebepsiz zenginleşmenin tüm şartları şeklen geçersiz hukuki işlemden borcun yerine getirilmesi ihtimalinde mevcuttur (120). İfa amacıyla yapılan (causa solvendi) kazandırmanın yapıldığı anda ifanın dayandığı borç ilişkisi ve ifayı yapan kendi özgür iradesiyle kendisini borçlu zannederek geçersiz işlemi ifa etmiştir.


Yerine getirilen ifanın geri istenmesinin ilk sınırı bizzat BK. m. 62/II'nin kendisi düzenlemiştir: Zenginleşmenin iadesinde bulunan hataya düştüğünü yani ifanın dayandığı hukuki işlemi geçerli sanmakta olduğu hususundaki saik hatasını ispat etmek zorundadır (121). Şekil eksikliği nedeniyle hukuki işlemin geçersizliğini ve ifa yükümlülüğü olmadığını bilmesine rağmen kendi edimini ifa eden taraf geri verme talebinde bulunamaz. Satım ilişkisi örneğinde satıcıya yerine getirilen satım bedelini iadeden kaçınma hakkı veren BK. m. 62/I alıcının mülkiyet-istihkak- talebinde de kıyasen uygulanır (122).


İfa ve ifa dışında diğer davranışlar MK. m. 2/II'deki hakkın kötüye kullanılması teşkil ediyorsa, taraflar hukuki işlemin şekle aykırılıktan dolayı geçersizliğini ileri süremezler. İfa tek başına hakkın kötüye kullanıldığını göstermez. Tüm olayların serbestçe değerlendirilmesinden şekli geçersizliğe dayanmanın hukuka aykırı veya hakkın kötüye kullanılması teşkil edip etmediği araştırılmalıdır.

3. Hukuki işlem taraflarından kendi edimini tamamen yerine getirmesine rağmen karşı taraf kendi yükümlülüğünü hiç yerine getirmemişse; kural olarak karşı edimin ifası istenemez. Şekil eksikliğine rağmen karşı edimin ifasının talep edilmesi geçersizliğin ileri sürülmesinin hakkın kötüye teşkil etmesi gerekir.


Özellikle karşı edimi yerine getirmeden uzun süre diğer edimi kabul ettikten sonra şekle aykırılığa dayanmasını kanun himaye etmez. Örneğin satılan bir taşınmaza ilişkin taksitlerin ödenmesini uzun bir süre kabul edilmesi ve taşınmazın ve alıcının zilyetliğine bırakılması durumunda (123) veya devralan tarafından on yıl gibi uzun bir süre takas suretiyle başkasının kullanılmasına terk edilmesinde (124) olduğu üzere akden şekil nedeni ile geçersizliği ileri süremez.

Şekle aykırılık hakkın kötüye kullanılması ihtimalinde, karşı edimin yerine getirilmesinden vazgeçerek, kendi edimin iadesini ve olumsuz zararının tazminini talep edebilir.


Edimini yerine getiren taraf kendi edimini geçersizliğini bilmesine rağmen yerine getirmişse geri ister. Hakkın kötüye kullanılması yine geri iadeyi talep hakkı verir.

İsviçre Federal mahkemesine konu olan bir olayda (125),
şekle aykırı taşınmaz satımında, taksit borçlarını ifa etmemesinden dolayı satıcılar sözleşmeden geri dönmesi üzerine, karşı edimi elde edemeyeceğini anlayan alıcı da ödediği paraların iadesini talep etmiştir. Alıcının talebine karşı satıcılarda BK. m. 62'ye dayanarak iadeden kaçınmak istemiştir. Federal Mahkemeye göre, davacı edimin talep edilebileceğini bilerek yerine getiren kişidir. Karşı taraf kendi edimini yerine getirmezse, daha önce yerine getirilen edimi sebepsiz zenginleşme teşkil eder. Federal mahkeme, alıcının kazandırmasını geçersiz borcu ifa değil de, karşı edimi elde etme beklentisi ile yapılmış kazandırma saymış, böylece alacağı Bk. m. 62 kapsamı dışında bırakarak, gerçekleşmeyen sebebe dayanan iktisap olarak olaya Bk. m. 61 hükümlerini uygulamıştır (126).

Eğer akit taraflarından biri tamamen, diğeri ise kısmen edimi yerine getirmişse; tam olarak edimin yerine getiren taraf adimden kalan bakiyeyi talep etmesi kural olarak kabul edemez. Hukuki işlemin tamamına yakın bölümü veya temel edim yerine getirene getirilmiş yahut talep edilen bakiye edimin yerine getirilmesi hakkın kötüye kullanılması teşkil ediyorsa bakiye edim talep edebilir.


Borçlunun suiniyetle şekle aykırılığa dayanması halinde geri kayan edimin yerine getirilmesi Bk. m. 41'e dayanarak haksız fiil hükümleriyle sağlanabileceği iddia edilmiştir (127). Gerçekten BK. m. 43'e göre hakim zarar görenin zararının tazminine aynen tazmin şeklinde karar verebilir. Aynı yoldan ifa edilmiş edimin geri verilmesi de sağlanabilir. Edimin yerine getirilmesi ifa edilmiş edimin geri verilmesi de sağlanabilir. Edimin yerine getirilmesi geçersiz aktin ifa ile geçerli hale gelmesine değil, hakimin kararına dayanır. Haksız fiil hükümleri MK. m. 2/II ile yarışır.

Doç.Dr.O.Gökhan ANTALYA




Alıntı:
(Yargıtay Kararları Dergisi, sayı: Temmuz-1992)