Mesajı Okuyun
Old 22-02-2007, 23:01   #84
Hekimbaşı

 
Varsayılan Düşündürücü, hatta ürpertici bir istek

Sn.Nuriyeniceri,

Bir çözüm bulunsa da, bundan sokaklara düşen veya düşmeye aday çocuklarımız da yararlansa görüşünüze gönülden katılıyorum. Keşke.

Belki topluma saygısızlık olarak nitelendirilebilir ama; ben toplumumuzun neyi kabul edip etmediğiyle ilgilenmiyorum; çünkü bugünkü eğitim düzeyi ile, toplum genelinin kabulleri, benimkilerden en az 150-200 yıl geride. Daha ileri örnekler var ve onların yol göstericiliğinden yararlanmak dururken; kendi kendimizi kelepçelememizi çok anlamlı görmüyorum.

Kısacası, sizden biraz daha özgürlükçü düşünüyorum. Tam olarak böyle söylemek de doğru değil; çünkü sizin özgürlükçü olmadığınızı düşündüğüm kanısını doğurur, ki öyle düşünmüyorum. Ancak, mesleki nedenlerle ben gerçekleri kabul etme taraflısıyım diyelim. Toplum kabul etmeyebilir; ama evlilik olmaksızın gebelik olabilir, nitekim oluyor da; ve bu durumda kadına doğurma hakkı vermek diye bir konu bile olamaz, çünkü kadın ne isterse onu yapmakta özgürdür. Bırakın doğurup doğurmayacağına karışmayı; onu, eğer maddi olanağa sahip değilse ve toplumun olanakları varsa, desteklemek gerekir diye düşünüyorum. Hem de sonuna kadar. Böylece kadına yapabilirliklerinden bağımsız olarak, özgürce karar verme olanağı tanımış oluruz. Bu yaklaşımı evlilik dışı çocukların teşviki olarak değil, geleceğimize sahiplenmek olarak değerlendirmemiz gerekir. Toplumu da bu doğrultuda etkilemeye, aydınlatmaya çalışmamız şart tabii, çünkü hazır değil ve sorun çıkıyor.

Bunu yapmadığımızda o sözünü ettiğiniz sahipsiz, toplum dışı çocuklar ve gençlerle karşı karşıya kalmamamız mucize olur. Bu çocuklar olacak, olmamaları mümkün değil, tarihte örneği yok; ve onların adedini azaltabilmek için iki yolumuz var: birincisi olmalarına engel olmak, ikincisi, engel olamıyorsak sahip çıkmak. Sahip çıkmanın da iki yolu var: anne ve çocuğu korumaya almak veya çocuğu evlatlık, bakıcı aile gibi düzenlemelerle sahipsizlikten kurtarmak.

Zaten, bu görüşüm nedeniyle de, başka başlıklar altındaki yazılarımda; yapay dölleme, taşıyıcı annelik, sperm satın alma gibi yaklaşımlara izin vermek yerine; çocuğu olmayan ailelerin, evlatlık, bakıcı ailelik gibi düzenlemelerden yararlandırılmalarının çok daha akılcı, yapıcı ve toplumun geleceği açısından daha yararlı olduğunu belirtmiştim. Hatta, daha ileri gidip; 'ille de benim dölümden olsun' görüşü çerçevesinde çözümler aramanın ırkçılık, olmasa bile kendini beğenmişlik olduğunu da söyledim.

Öte yandan; 'annelik içgüdüsü' ne sahip olmalarından dolayı çocuk edinme hakları olması gerektiği söylenenlerin, 'benim dölümden değil' diye bu çocukları bağırlarına basmak istememeleri doğal görülüyor ne yazık ki. Nerden mi anlıyorum; bunu savunanlar evlatlık, bakıcılık seçeneklerini düşünmüyor, önermiyor, istemiyor. Bu durumda da insan ister istemez, sırf kişiye özel canlı oyuncak bebek mi isteniyor, diye kuşku duymadan edemiyor. Çünkü genetik bağın dışında görünen tek somut fark, evlatlık ve bakıcı ailelik kurumlarının denetime tabi olması. Evet, belki şu anki kurallara göre yalnız yaşayanlara bu olanaklar tanınmıyor, veya çok katı kurallara bağlı, bilemiyorum; ama bu kuralların değişmesiyle ilgili istekte bulunan da yok ki. İstek, hep 'benim olsun, kimse karışamasın' doğrultusunda. Üstelik kapsam genişletilerek bir de 'baba dahil kimse karışamasın' a getiriliyor.

Benim görüşümce düşündürücü, hatta ürpertici bir istek bu.

Saygılarımla,

Sn.Kayar,

Sağlık hukuku üzerinden temasa geçtiğim kadın hakları başlıklarının tümünde yazdıklarımı okursanız, bir kadının tek başına sperm bankasından temin edilen spermle gebe kalmış olmasının; bana göre 'kadınların anne olmaları' ndan farksız olan; 'bekar kadınların anne olma hakkı' kapsamına giremeyeceği doğrultusundaki görüşlerimi ve savlarımı izleyebilirsiniz; muhtemelen de izlemektesiniz. Buna rağmen savların herhangi birisine yanıt veya karşı sav getirmemekle birlikte, hala bu konuda ısrarcı olmanızı anlayamıyorum. Kusura bakmayın, cinslerden herhangi birinin (Erkekler için öyle bir durum yok demeyin, pekala kiralık rahimler var, hatta daha önceden beri var) bu doğrultudaki davranışları bir hastalık belirtisidir, ve bunu, para karşılığı sağlık hizmeti sunmayan ve çıkarı olmayan, bütün doktorlara sorarsanız; beni doğrulayacaklardır.

Tıbbi, hukuki, felsefi veya sosyolojik görüşlerle ilgili birşeyler söylerseniz, bir tartışma ortamı oluşabilecek; olumlu, yapıcı bir sonuca doğru ilerleyecek; yoksa bir yere varamayacağız gibi görünüyor. Dönüp dolaşıp baştan başlıyoruz; ben ve benim gibi düşünenler bağnazlıkla suçlanıyor, hatta damgalanıyor; başka birşey olmuyor.

Konunun; ayrımcılıkla, birey haklarıyla, ensestle, tecavüzle, gebe kalmanın gerekçesiyle, bilgilerin afişe edilmesiyle, aile kurumunun kötüye kullanılmasıyla, öldürülmekle, sessiz çığlıklarla, ne alakası var?

Belki de ben artık anlatmaktan yoruldum; veya diyecek birşeyim kalmadı diyelim.

Sağlıcakla kalın,