Mesajı Okuyun
Old 02-01-2015, 01:02   #16
bkaya

 
Varsayılan Türkiye sigorta şirketleri ile hazine müsteşarlığı teması

Selamlar Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü Bilindiği üzere Türkiye Sigortalar Birliğinin kuruluşunda misyon üstlenmiştir. 4925 Sayılı yasa ile adı geçen TSB ve bu birlik nezdinde de bir çok alt kuruluş oluşturulmuştur. Aşağıya sıralayacağımız sorular hukuk camiası tarafından irdelenmesi gerektiğine inanmaktayız.
1- TSB bir kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özellikleri kanun ile belirtilmiştir. Sigortacılık genel müdürlüğü ise adı geçen kanunda denetim kurumu olarak belirtilmiştir. SGM üst düzey çalışanları nasıl TSB ve bu kuruluş altındaki kuruluşlarda görev alabilir ( Örneğin Sigortacılık Genel Müdürü aynı zamanda Güvence hesabı yönetim komitesinde görevlidir. Bu husus Sigortacılık kanununda bulunsa da etik olmadığı gibi denetim görevi yapanların icra görevinde bulunamayacağı noktasında hukuki değildir. Konu ile ilgilenen Hukukçularımızın dikkatine sunulur...
2- Tahkim Komisyonu TSB nezdinde SGM tarafından oluşturulmuş bir hakem heyetidir. Fonksiyon açısından önemli bir görev üstlenmesine karşılık hukuki bakımdan hiçde güven telkin etmemektedir. Tahkim komisyonu TSB emrindedir. ve bu komisyona sigorta şirketleri ile olan anlaşmazlıklar getirilmektedir. Burada görev alan hakemlerin ücretleri TSB tarafından ve Güvence hesabından aktarılan ( hukuksuz bir şekilde ) paylardan karşılanmaktadır. Yani sigorta şirketleri tarafından kurulmuş olan tahkim komisyonuna sigorta şirketleri ile olan anlaşmazlıklar getirilmektedir bu husus ne kadar akılcıdır ve güvenilir takdirlerinize sunuyorum.
3- Güvence hesabı birikimleri vatandaşların zorunlu sigortalarından yapılan kesintilerden oluşmaktadır.Sigorta primlerinin serbest bırakılmasıyla artan miktar oranında Güvence Hesabı nında payı artmaktadır. Bu birikimin ciddi bir bölümü ( her yıl yaklaşık olarak 7 milyon TL) SEGEM ve Tahkim Komisyonuna aktarılması hususunda Bakanlar Kurulundan yetki alınmıştır. Bu durum vatandaştan alınan paranın alınış sebebinden farklı amaçlarla kullanılması gibi bir sonuç doğurmaktadır. Halbuki Güvence hesabı eğer fazla veriyorsa ya alınan paylar indirilmesi vatandaşın üstündeki yük azaltılmalı yada bedeni hasarlar yanında maddi hasarların da ödenmesi sağlanmalıdır. 4925 sayılı kanun bu hususlarda bakanlar kurulunun yetkili olduğunu belirtmiştir.

Hukukçu arkadaşlar yukarıda sıralanan sıkıntılı pozisyonlar sadece bu sektördeki problemlerin bir kısmıdır. Bunun yanında ok kıymetli başka tespitlerde mevcuttur. İlgilenen olduğunda devamını aktarabilirim.