Mesajı Okuyun
Old 30-12-2012, 19:52   #11
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Yargıtay'ın bu tutumu hâkimleri hagb kararı vermeye zorlamaktadır. Yargıtay'ın tutumu Kanun'dan daha serttir.

Bu konuda hukukçular bir şey yapamaz mı?
- Öğretide karşı görüşler oluşturulması
- Hâkimlerin Yargıtay kararlarına karşı sağlam gerekçelerle direnmesi
- Katılan vekili avukatların itiraz dilekçelerinde sağlam gerekçelerle Yargıtay kararlarını eleştirmesi
- İtirazları inceleyen ağır ceza mahkemelerinin hagb kararlarını kaldırması
- Baroların medyada kamuoyu oluşturması
mümkün mü?

Av.Armağan Konyalı,
bir taraftan 'hukukçuları' devletle ve vatandaşla karşı karşıya getiriyorsunuz, diğer taraftan hukukçuların Yargıtaya neler yapabileceği konusunda fikir yürütüyorsunuz desem' 'ama konumuz o değil' diyeceksiniz zannedersem. 'Hukukçular' genellemesinden ne anlıyorsunuz?

Kimdir Sizin bahsettiğiniz 'hukukçular'?
- Yazdıklarınızda anlaşılacağı üzere 'Yargıtay' hukukçular camiasının dışında kalıyor! Yargıtay hukukçulardan oluşmuyor mu?
- Aynı şekilde 'hukukçuların' dışında kalan başka bir tabaka var yazdıklarınızdan anladığım kadarı ile: vatandaş sıfatına sığınarak hukuka aykırı eylemlerde bulunan hukukçular! Kim bu vatandaş sıfatına sığınarak hukuka aykırı eylemlerde bulunan kişiler? Adil olmayan bir hukuk sistemini savunan ve o sistemin emrinde olan hukukçular mı, yoksa o sisteme ve hukukuna karşı çıkan hukukçular mı? Not: Benim düşünceme göre hukukçu 'vatandaştır'; hukukçu vatandaşlık sıfatına sığınamaz ama vatandaş hukukçu sıfatına sığınabilir. Çünkü yabancı olmayan herkes vatandaştır; ve bu vatandaşın birisi hukukçu, diğeri doktor, diğeri mimar bir diğeri duvarcı veya aşcı sıfatlarına, bazıları ise birden fazla sıfata, sahip olabilir.

Şimdiye kadar yazdıklarımla belirtmek ve açığa çıkarmaya çalışmak istediğim bir konu var: GENELLEMEMEK

1. Bu konuda hukukçular bir şey yapamaz mı? sorusu bir genellemedir. Çünkü bu soru ile tüm hukukçuların sizinle aynı düşüncede olduğunu vurgulamış oluyorsunuz. Bu konuda en azından 'Yargıtay Hukukçuları' sizinle aynı düşüncede değil, yazdıklarınızdan da anlaşılacağı üzere. Diğer tarafta hukuk devletin üstünde/üzerinde olan bir kuvvet ve hukukçu ve bu kuvvetin temsilcisi değildir. Siz Hukukun uygulanması için vatandaşa ve devlete karşı hukukçuların yapması gereken nedir? sorusunu sormakla hukukçuyu ve hukuku devlete ve vatandaşa karşı ve onların dışında bir güç imiş gibi gösteriyorsunuz. Devlet klasik tanımı ile: Yasama, Yürütme ve Yargıdan oluşur. Hukuk(Yargı) bu tanımı ile devletin bir gücüdür, devletin dışında ve o na karşı değildir.

2.Diyebilirsiniz ki: 'ben Yargıyı' kast etmiyorum, benim demek kistediğim 'hukuk!' Tabii Hukuku bir yana bırakırsak, hukuk bir toplumsal üstyapı kurumudur. Bu işlevi ile hukuktan ve hukukçudan bir 'devrim' bir 'ihtilal' beklemek boşunadır(Yargıtaya karşı eylem planınız). Devrimleri ve ihtilalleri başkaları yapar hukukçular değil (en azından şimdiye kadar olan devrim ve ihtilaller için geçerli olan bir saptama, bildiğim kadarı ile). Hukuk ve hukukçu devrimle ve ihtilalle gelen yeni rejimi ya kabul eder ve o nun emrine girer, ya da kabul etmez; bu durumda yeni rejim kendi hukukunu oluşturur ve bu hukuka bir meşruiyet kazandırır.

3. Diğer bir genelleme: Vatandaş. 'Vatandaş kurallara uymamayı gelenek haline getirmiş.' demekle yersiz bir genelleme yapıyorsunuz bence. Benim bildiğim vatandaş genelde kanunlara saygılıdır. Ve kurallara ve yasalara uyanların sayısı uymayanlardan daha fazladır. Aynı hukuk sistemine ait devletlerin bazılarında kurallara uygun davranmayanların sayısı diğer devletlere nazaran daha çok veya azsa, bu durum vatandaşın kurallara uymamayı gelenek haline getirmesinden ziyade, toplum yapısı ile ilintilidir bence.


Saygılarımla