Mesajı Okuyun
Old 29-01-2017, 05:27   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Halkın seçeceği kişinin hem CUMHURBAŞKANI, HEM DE İKTİDAR PARTİSİ GENEL BAŞKANI olabilmesi:

Türkiye'de tek partili dönem, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile başlar; Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın siyasette bulunduğu 1924 ila 1925 yıllarında ve Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın aktif olduğu 1930 yılının Kasım ila Haziran aylarında kesintiye uğrayarak 18 Temmuz 1945'te Millî Kalkınma Partisi'nin kuruluşuna kadar sürer.

29 EKİM 1923 tarihinde Cumhurbaşkanı seçilen M. Kemal’in, 9 EYLÜL 1923 tarihinde kurulmuş olan HALK FIRKASI’nın (CHP) GENEL BAŞKANLIĞI görevi, sonsuzluğa intikal ettiği tarihe kadar sürmüştür (09.09.1923 -10.11.1938).

2. Cumhurbaşkanı İ.İNÖNÜ de (11.11.1938-22.05.1950) aynı zamanda CHP. Parti Genel Başkanı ( 26.12.1938-08.05.1972) idi.

Ülkemizde 1945 yılına kadar tek parti (CHP) rejimi hâkimdi. Siyasi kuvvet, mecliste değil partide, özellikle hükümette ve partinin yöneticilerindeydi. Parti disiplini, meclise, hükümetin icraatlarını denetleme yetkisi vermiyordu. Böylece uygulamada, Anayasa egemenliği yerine tek parti egemenliği; meclis üstünlüğü yerine yürütme (hükümet) üstünlüğü getirilmişti.

Demokrat Parti’nin Kurucusu ve ilk Genel Başkanı Celal Bayar 3. Cumhurbaşkanı seçilince (22.05.1950 - 27.05.1960), DP Genel İdare Kurulu 9 Haziran1950'de Adnan Menderes'i genel başkanlığa seçmiştir.

“ilgi alanımız …. Türk Devrimi'dir... İncelenen devrim olayının iki cephesi vardır: KURTULUŞ ve KURULUŞ. Birincisi bağımsızlık savaşını ve bunun anlamlı özelliklerine ilişkin olup Mondros-Lozan arası dönemi kapsar (30 Ekim 1918 - 24 Temmuz 1923). ikinci süreç olan Kuruluş, birincisiyle iç içe geçmiştir. TBMM'nin açılması (23 Nisan 1920), yeni siyasal-anayasal yapılanmanın da başlangıcıdır. Kuruluş'la ilgili atılımlar 1940'lara kadar sürecektir...” (Bülent Tanör, Kurtuluş-Kuruluş, 1998- ISBN: 9789757720143).

Atatürk (23.04.1920-10.11.1938) ve İNÖNÜ (11.11.1938-22.05.1950) dönemleri… bir ULUSUN ve ULUS DEVLET’in her anlamda ve alanda “OLMAK” çabalarını kapsar…

Günümüz koşullarında, halkın seçeceği kişinin hem CUMHURBAŞKANI, HEM DE İKTİDAR PARTİSİ GENEL BAŞKANI olması, zamanında siyasal gerekçelerle uygulanmış ve tarihteki yerini almış bir modeli, o günlerin koşulları ve zorunluluğu mevcut olmadığı halde, yeniden denemek olur ki, bunun öngörülebilir sonuçları dahi, cumhuriyetimizin ve demokrasimizin tüm kazanımlarını silip yok edebilecek ve toplumsal uzlaşmayı engelleyecek mahiyettedir.

“KİŞİ ODAKLI” bir Anayasa değişikliği, en iyimser yorumlamayla bile, Cumhuriyetimizin anayasal Temel Niteliklerine ve anayasa metnine dahil, Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten “BAŞLANGIÇ” kısmına aykırıdır (AY.m.176).


Devam edecek...