Mesajı Okuyun
Old 29-02-2012, 18:14   #1
avmhy

 
Varsayılan "Özeleştiri yapması gereken avukatlar" başlıklı yazı - avukatlık meslek kuralları

Tırnak içindeki yazıyı çek borçlularına yönelik bir sitede gördüm altında bir meslektaşımızın adı yazmakta .
kendisine ait olup olmadığı teyit edilmediğinden ismini yazmadım. sitede adı açıkça yazılmış.

Kısaca avukatlar ve barolar borçluların lehinde eleştirilmiş.

Borçlu hakları elbette önemli ama mesleğin içinden insanların diğer meslektaşları kamuoyu önünde eleştirmesini ve hukuka aykırı bir yargıtay kararını mağdur meslektaşına sormadan paylaşmasını kabul edemiyorum.

Borçluların borcunu ödemesi için gerekli yaptırımların giderek daralmasının önce hukuk ve adalet sonra mesleğimiz açısından tartışmalıyız.

Borçluları alacaklı aleyhine (ki ben borcun sebebine bağlı olmak kaydı ile mağdur diyorum) korumak borçlu sayısını arttırmak ve insanları ahlaki olarak yozlaştırmaktan başka neye neden olabilir.

Hapis yaptırımlarının tamamı kalksın diyebiliriz, tartışılsın. Ama o zaman alacaklıya yapılan icra işlemlerini ( ki en etkin şekilde alacaklının ve ya vekilin aklına gelmeyecek yollarla dahi yapılmalı) kontrol etmekten başka bir iş yapmayalım

Bir de sizlerle paylaşmak istediğim konu; bu yazının fikir özgürlüğünün dışına taşan avukatlık meslek dayanışma ve disiplini ihlal eden yönleri olup olmadığı.






"Yargıtay kararı yok tv.çamaşır mak.buzdolabı gibi eşyalar haczedilemez.
Akademisyenlere göre 3. Yargı Paketinde yer alan ev hacizlerine ilişkin düzenlemeler bir yenilik değil. Akademisyenler “ Zaten mevcut İİK nın 82. Maddesine göre de çağdaş ihtiyaç olan buzdolabi, televizyon, çamaşır makinesi gibi ev eşyaları haczedilemez.. Günümüzde yiyecekleri buzdolabı olmadan muhafaza etmek mümkün değil, TV bir eğitim ve kültür aracı. TV yi haczederek siz kişiyi bir eğitim aracından yoksun bıraktığınız gibi haber alma ve kendini geliştirme özgürlüğünü yok ediyorsunuz..Bu ise sosyal devlet ilkelerine aykırı. Sosyal devlet 1961 ve 1982 Anayasaları ile benimsenmiştir. 1982 Anayasasının 5. Maddesi “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” Diyor..5. madde “ .. kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, devlete görev yüklemektedir” demektedir..
Anayasaların bu buyurucu düzenlemesine rağmen elektronik ev eşlarına ve serbest meslek sahiplerinin bilgisayar v.s gibi meslekleri için gerekli olan eşyalarına ilişkin doğrudan bir Yargıtay kararı bulamadık.. Çifçinin traktörüne, Doktorun diyaliz makinesi, ticari taksilere ilişkin birçok Yargıtay kararı mevcut, ancak elektronik ev eşyaları ve ofis malzemelerine ilişkin bu eşyaları ilgilendiren doğrudan bir Yargıtay kararı yok..
HACZİ KİM YAPAR ?
İcradan ve hacizden sorumlu olan icra memurudur..İcrada ve hacizde yasalarla alacaklıya veya avukata verilen bir yetki veya görev yoktur..Alacaklı veya vekili yasaya göre icra veya hacizde icra memurluğundan sadece talepte bulunur, memurluk talebi uygun bulursa uygular, bulmaz ise rededer..Memurun işlemleri şikayete tabidir..
UYGULAMA NASIL?
Uygulamada avukatlar hacizlerde icra memurlarından daha aktif görev alıyorlar, avukatlar evlerin ve iş yerlerinin en mahrem yerlerine kadar girip haczedilecek eşya ramakta, hakim kararı olmadan polisin bile yapamadığını yaparak kişilerin özel eşyalarına kadar herşeyi didik didik etmektedirler.. Avukatların bu davranışları haklı olarak infiale neden olmakta ve bazen de avukatın darbedilmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Oysa avukat hacizde görevli ve yetkili bir kişi değildir ve bütün bu yapılanlar hukuk dışıdır..Haczi uygulamak icra memurununun görev ve yetkisindedir.. Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2009/3133 Esas, 2011/3082 karar ve 14.03.2011 tarihli kararında haciz sırasında darp edilen avukatı görevli kabul etmedi ve esas mahkemesinin kararını bozdu.

FETİŞİZM
Uygulamada avukatın yeri ve borçlu haklarının yok sayılması yaratılan de facto bir durumdur. Avukat ve haciz özünden uzaklaştırılmış ve fetişleştirilmiştir. Bizdeki zihneyetin arkasında borçluların üç kağıtçı, dolandırıcı olduğu gibi bir önyargı yatmaktadır..Bu sakat anlayış borçlulara karşı Roma Hukukundan daha kötü bir uygulamaya dönüşmüştür. Şimdi ise durum değişiyor, borçluların çağdaş ve anayasal hakları geri geliyor.. Avukatların yapacağı tek şey şimdi öz eleştiri yapmaktır.. Baroların değişime gösterdiği tepki sonuç almayacaktır, çek yasasında olduğu gibi… Avukatlar meslekleri gereği hakkın ve adaletin yanında olmak, sosyal devlet ilkelerini savunmak zorundadırlar..
AVUKATLAR BORÇLULARIN DA AVUKATIDIR
Baroların alacaklıların yerine geçip borçluların aleyhinde açıklamalar yapması tam bir hukusuzluktur.. Bu açıklamaları alacaklılar, işveren kuruluşları yapabilir..Barolara ne oluyor allah aşkına?..Avukatlar borçlularında avukatı değil midir?
Av. ............."