Mesajı Okuyun
Old 13-09-2006, 01:13   #17
mutlakadalet

 
Varsayılan


5237 Sayılı Ceza Kanunu
madde 22(2): Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
madde 22(3): Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde…
madde 21(2): Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kastvardır. Bu halde…

Tartışma konusu olan olaya baktığımızda normal, orta zekalı bir kişinin düğün için toplanmış bir kalabalığın içinde silahıyla birisini yaralayabileceğini öngörmesi beklenebilen bir davranıştır. Dolayısıyla olayda taksirin basit şeklinden dolayı değil bilinçli şeklinden dolayı sorumluluk vardır; nitekim tartışmada yer alan üyeler de bu konuda hemfikir; ancak benim dikkatinizi çekmek istediğim farklı bir nokta var. Yukarıdaki olayda kanuni tipten hareketle basit taksiri bilinçli taksirden ayırt edebilmekteyiz fakat söz konusu olan bilinçli taksir ve olası kast olduğunda kanuni tipten hareket etmek yeterli olmamaktadır.
5237 sayılı Ceza Kanununun 21(2) ve 22(2,3). maddelerine bakıldığında basit taksiri bilinçli taksirden öngörme kriterine dayanarak ayırabilmekteyiz. Bilinçli taksiri olası kasttan ayırabilmek için ise kanun, yeterince açık bir çözüm getirememiştir. Bu konunun ne kadar önem arz ettiğini bir örnekle açıklamak gerekirse; öldürme fiilini ele alırsak bir hakim bu olayı bilinçli taksir diğer hakim ise olası kast olarak yorumlamış olsun. Bu durumda faillerden biri farazi olarak 3-9 yıl arası ceza alırken diğeri 20-25 yıl arası ceza alabilecektir. (Ceza Hukukunda ve de bu denli önemli bir konuda hakimlerin yorum hakkının bu kadar geniş olması ise farklı bir tartışma konusu olabilir) Bu ise hukukta birlik ve hukuka güven ilkesinin zedelenmesinin yanında birçok toplumsal probleme yol açabilecektir.
***Bilinçli taksir ve olası kast arasındaki ayrımı ise şu şekilde yapabiliriz: Bilinçli taksirde istenmeyen fakat öngörülen sonucun gerçekleşmeyeceği inancıyla hareket söz konusudur. Burada fail, maharetine, yeteneğine güvenerek olumsuz sonucun gerçekleşmeyeceği inancıyla hareket eder. Örneğin hançer barı oynayan bir folklor ekibinde oyunculardan birinin oyun sırasında hançeri diğer arkadaşına saplaması durumunda bilinçli taksir söz konusudur. Olası kastta ise ise öngörülen sonuç doğrudan istenmemektedir. Burada fail, öngördüğü sonuca katlanmış, tahammül etmiş, razı gelmiştir. Amiyane tabir ile “amaaan bana ne yaralanıyorsa yaralansın, ölüyorsa ölsün” şeklinde rızalık göstermiştir. Buna da klasik bir örnek verirsek; kişi yalnızca panik havası estirmek amacıyla caddede bomba patlatmak istemektedir. Burada kişinin amacı doğrudan doğruya caddeden geçen insanları öldürmek değildir; fakat bombanın patlaması neticesinde olması kuvvetle muhtemel olumsuz sonuçlara katlanmış, tahammül etmiştir. İnsanların yaralanmasına hatta ölmesine razı olmuştur. Dolayısıyla da burada olası kast söz konusudur.
Son söz: Bölge Adliye Mahkemelerinin de kurulmasıyla yargı çeşitliliğinin arttığı hukuk sistemimizde bu denli karışık olan bir konuda hukukta birliği sağlamak çok güç gözükmekte bu bakımdan son sözü söyleyecek olan değerli hakimlerimize başarılar diliyorum
Saygılarımla