Mesajı Okuyun
Old 23-09-2006, 20:20   #9
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Konuya tam olarak uyan Yargıtay kararı bulmak çok güç.. Çünkü meblağ eski yasal sınırlar geçerli iken de şimdiki değerler geçerli iken de kesinlik sınırında olduğundan Yargıtay'a intikal etmiyor. Banka vekilleri temyiz edilebilecek olsa da etmiyorlardır belki emsal oluşturmasın diye.. Ancak haksız şart kavramına ilişkin güncel Yargıtay Kararları örnek olarak kullanılabilir. Dikkat edilmesi gereken nokta Yargıtay Haksız Şart kavramının 2003 değişiklikleri ile Tüketiciyi Koruma Kanununa eklendiğini ve bundan önce imzalanan sözleşmelere uygulanamayacağı sonucuna varmış. Böyle sorunlarla karşılaşılmak istenmiyorsa eski hesapları kapatıp yenilerini açmakta fayda var. Zira Yargıtay her nasılsa o dönemde de yürürlükte olan MK m. 2 ve 3. maddelerinde düzenlenen iyiniyet kavramını tartışma gereği duymamış. Sözleşmenin güçlü tarafı olan banka tarafından sözleşmeye dikte edilen ve tüketici tarafından içinde bulunduğu kredi alma ihtiyacını giderebileceği başkaca meşru yol bulunmadığı noktasından hareketle sözleşmeye konulan şartın dürüstlük kuralına ve hakkaniyete aykırı olduğu değerlendirilmelidir bence..
Alıntı:

**************
KREDİ SÖZLEŞMESİ - KREDİNİN ERKEN ÖDENMESİ NEDENİYLE BANKACA ALINAN KAPATMA ÜCRETİ - ERKEN ÖDEME İNDİRİMİ - 4077 SAYILI KANUNUN UYGULANMASI - SÖZLEŞMEDE YER ALN HAKSIZ ŞART
KAYIT NO : 79643
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 9220
Karar Yılı : 2005
Karar No : 14972
Karar Tarihi : 11.10.2005
Daire No : 13
Daire : HD
**************
ÖZET ? Davada dayanılan 1.6.2000 tarihli sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle henüz 4077 sayılı Yasayı değiştiren 4822 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olup davada dayanılan sözleşmenin yürürlükteki mevcut yasalara ve Bankalar Yasası ile BK hükümlerine aykırı herhangi bir yönü bulunmamaktadır. Sözleşme tarafların serbest iradeleriyle düzenlenmiş olup, aksine bir iddia da ileri sürülmemiştir.
O nedenle, sözleşmede haksız şartların varlığından söz edilemez. Anılan sözleşmede borcun erken ödenmesi halinde davacıların erken ödeme indiriminden yararlanacaklarına ilişkin herhangi bir şart bulunmadığı gibi o tarih itibariyle bu konuda mevcut bir yasal düzenleme de yoktur. O nedenle sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Mevcut sözleşmenin 10. maddesi ve özellikle bu sözleşmenin eki mahiyetinde olduğu belirtilen ödeme planı altındaki ( 3 ) maddesinde açıkça "iş bu kredinin vadesinden önce kapatılması durumunda bankaca kalan bakiye üzerinden %9 oranında kapatma ücreti uygulanacağı" hükme bağlanmıştır. Bu nedenle davacılar %9 oranında kapatma ücretinden sorumlu oldukları gibi herhangi bir ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin 1.7.2004 günü bakiye borçlarını ödediklerinden fazladan ödemede bulunduklarını ileri sürerek, talepte bulunamazlar.
**************
(1086 S. K. m. 455) (4077 S. K. m. 6)
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılardan A. U'nun davalı bankadan 10.500.000.000.TL konut kredisi kullandığını, diğer davacının da sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, kredinin 72 ayda taksitler halinde geri ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının bu krediye karşılık olarak hem ipotek aldığını hem de 26.023.000.000 TL tutarında teminat senedi aldığını, kredi borcunu erkenden ödeyip borcu kapattıklarını, erken ödeme sırasında davalı bankanın kendilerinden 558.997.677 TL erken kapatma ücreti ve %5 BSMV istediğini, sözleşmede bulunan tüm bu şartların haksız şart niteliğinde bulunduğunu, erken ödeme indiriminden yararlanmaları gerekirken davalının sözleşmeye dayanarak erken ödeme bedeli istediğini, tüm bu hususların 4077 sayılı Yasa kapsamına aykırı bulunduğunu ileri sürerek istenen 558.997.677 TL'den borçlu olmadıklarının tespitine, erken ödeme indiriminden yararlanmalarının sağlanmasına, bu nedenle fazladan ödenen paradan şimdilik 500.000.000 TL'nin tahsiline, ipoteğin fekkine, teminat senedinin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, aralarındaki sözleşmenin 1.6.2000 tarihinde düzenlendiğini, bu tarih itibariyle 4822 sayılı yasanın henüz yürürlükte bulunmadığını ve sözleşmenin Bankalar Kanuna aykırı bir yanının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 1.6.2000 tarihli sözleşmenin haksız şartlar içerdiği ve 4077 sayılı Yasanın 6. maddesine aykırı bulunduğu, anılan kredinin 49 ay geri ödemeli olması halinde davacıların 2.838.196.924 TL daha az ödemede bulunmalarının gerektiği gerekçe gösterilerek davacıların 2.838.196.924 TL fazla ödediklerinin tespitiyle şimdilik bunun 500.000.000 TL'sinin tahsiline, ipoteğin fekkine, teminat senedinin iadesine karar verilmiş; davacıların talebi üzerine de tavzih kararı ile de davacıların erken ödeme nedeniyle davalıya 558.997.677 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan 1.6.2000 tarihli sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle henüz 4077 sayılı Yasayı değiştiren 4822 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olup davada dayanılan sözleşmenin yürürlükteki mevcut yasalara ve Bankalar Yasası ile BK hükümlerine aykırı herhangi bir yönü bulunmamaktadır. Sözleşme tarafların serbest iradeleriyle düzenlenmiş olup, aksine bir iddia da ileri sürülmemiştir.
O nedenle, sözleşmede haksız şartların varlığından söz edilemez. Anılan sözleşmede borcun erken ödenmesi halinde davacıların erken ödeme indiriminden yararlanacaklarına ilişkin herhangi bir şart bulunmadığı gibi o tarih itibariyle bu konuda mevcut bir yasal düzenleme de yoktur. O nedenle sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Mevcut sözleşmenin 10. maddesi ve özellikle bu sözleşmenin eki mahiyetinde olduğu belirtilen ödeme planı altındaki ( 3 ) maddesinde açıkça "iş bu kredinin vadesinden önce kapatılması durumunda bankaca kalan bakiye üzerinden %9 oranında kapatma ücreti uygulanacağı" hükme bağlanmıştır. Bu nedenle davacılar %9 oranında kapatma ücretinden sorumlu oldukları gibi herhangi bir ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin 1.7.2004 günü bakiye borçlarını ödediklerinden fazladan ödemede bulunduklarını ileri sürerek, talepte bulunamazlar.
Hal böyle olunca davacıların diğer taleplerinin reddine, davalı bankaca istenen erken ödeme bedelinin yatırılması şartıyla teminat senedinin iadesine ve ipoteğin fekkine karar verilmesi gerekir. Öte yandan, HUMK'nın 455. maddesi hükmünce hükmün müphem, gayrivazıh olması veya mütenakız fıkralar içermesi halinde bu usuli eksikler tavzih yoluyla düzeltilir. Talep edilmesine rağmen karar ile hüküm altına alınmayan bir husus tavzih kararı ile sonradan hüküm altına alınamaz. Mahkemenin bu hususu da gözardı ederek sonradan hükmün değiştirilmesine yol açacak şekilde davacıların davalıya 558.997.677 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş olması da kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ ? Açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.