Mesajı Okuyun
Old 08-08-2011, 14:54   #1
Av.Şükrü Y.KAYA

 
Varsayılan Ltd Hİsse Devİr Vaadİ, İnanÇli Temlİk, Yenİ Hgk Karari..

İnançlı temlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davasına ilişkin bir kaç sorularım olacak sayın meslektaşlarım...
Davalılar A, B ve C ile davalı D Özlem İnşaat Ltd Şti'nin ortakları iken ortaklığa son vermek için kendi aralarında "HİSSE DEVİR TUTANAĞI" başlıklı adi yazılı 4 maddelik bir belge hazırlarlar.
İlk maddesinde davalı D nin şirket hissesini ortaklardan B'ye 75.000.000 TL ye devir ettiğini, 2.maddesinde şirketin 10.000.000 TL alacağının 1/4 hissesi olan 2.500.000 TL nin ödeme günü olan 04.10.2005 tarihinde şirketten çıkan D'ye ödeneceğini, 3.maddesinde Elektrik ve Su aboneliklerinin D üzerinden alınarak şirket üzerine tescilinin yapılacağı; 4. maddesinde de AŞAĞIDA BELİRTİLEN TAŞINMAZLARA BÜTÜN ORTAKLAR EŞİT PAYDA MALİKDİRLER denilmiş ve aşağıda A,B,C ve D üzerine kayıtlı bir kıta taşınmaz ada parselleri sıralanmıştır.
Söz konusu adi yazılı belge ortakların hepsi tarafından imzalanmış ayrıca 2 şahidin de imzası alınmıştır.

Belge konusu taşınmazlardan çoğu davalı D üzerine kayıtlı olup, davalı D en büyük ortaktır ve diğer 3 davacı ile davalı kardeşlerdir..

Taraflardan B ile D zikredilen adli yazılı belgeden 2 gün sonra noterde hisse devir sözleşmesi yapmışlardır ve 10.000.000 TL bedel ile şirket hissesi B ye devredilmiştir.

Davacılar A, B ve C; davalı D ye karşı inançlı temlik hukuksal nedenine dayanarak tapu iptali ve tescil davası açmışlardır.
Davacılar, adi yazılı belgede geçen D üzerine kayıtlı taşınmazların kayıtlarının iptal edilerek 1/4 oranında A adına, 1/4 oranında B adına ve 1/4 oranında C adına tescilini talep etmişlerdir.

Bilirkişiye davacılar ve davalıya ait bütün taşınmazların değerleri tespit ettirilmiş, neticesinde davacılar üzerine kayıtlı taşınmazlar 18.000.000 TL, davalı üzerine kayıtlı taşınmazlar ise 36.000.000 TL civarında değer tespitine konu olmuştur..

Dava devam ederken kabul anlamına gelmemesi için TAKAS DEF'ÎNDE bulunulmamıştır.

Sözleşmeye göre yorum yapılırsa taşınmazlar toplamda 54.000.000 TL olduğuna göre kişi başı düşen miktar 13.500.000 TL olmalı davacıların hepsine de toplamda 40.500.000 TL lik taşınmaz düşmelidir.

Ancak hakim, sözleşmenin 4. maddesini ayrı bir sözleşme gibi yorumlamış ve sanırım takas def'inde bulunulmadığını gözeterek, tapu iptalinin şartları da oluşmadığından paraya hükmetmiş ve sadece davalıya ait 36.000.000/4 = 9.000.000 kişi başı ordan da 9.000.000X3= 27.000.000 TL nin davalıdan alınarak davacılara hükmedilmesine karar vermiştir. Davalının davacılar üzerine kayıtlı olan 18.000.000 TL/4 = 4.500.000 TL lik taşınmazlarındaki hisselsini mahsup etmemiştir.

Bu aşamadan belirtmek isterim ki temyiz aşamasında davanın vekilliğini üstlendik ve yerel mahkemede iken pek de sağlam savunma yapıldığı söylenemez..

Öncelikle temyizdeki savunmamızdan kısaca bahsetmek isterim..

İlk olarak noterde yapılan hisse devir sözleşmesinden sadece 2 gün önce şirket ortakları arasında yapılan 4 maddelik "HİSSE DEVİR TUTANAĞI" başlıklı adi yazılı anlaşmanın HİSSE DEVİR VAADİ SÖZLEŞMESİ olduğu, vaad sözleşmesinin de TTK 520 ye göre noter de yapılmadığından geçersiz olduğunu belirttik. Ancak yerel mahkeme 4. maddeyi vaad sözleşmesi değil de ayrı bir sözleşme olarak kabul etmiş..
Bu aşamadan sonra sözleşmelerin bütünlüğü kuralından bahsettik, ileride ortaklar kurulu kararı alacak olan tüm ortaklarında vaad sözleşmesine katılması kadar doğal bir şey olamayacağını belirttik ve 4. maddeyi ayrı bir anlaşma olarak kabul etmenin hukuka uyarlı olmadığına değindik..


Velev ki böyle bir yorum yapılsa dahi, sözleşmede geçen davalının alacaklarından hiçbirinin davacılarca karşılanmadığını, adi yazılı belgede 75.000.000 TL öngörülmüş iken, daha sonra tarafların zımni olarak varsa karşılıklı alacaklarından vazgeçtiklerini ve esas teşkil edecek noterde yapılan devir sözleşmesinde 10.000.000 TL bedelle hissenin devredildiğini, davacıların 3 yıl gibi bir süre sonra şartlar değişince kötü niyetli olarak davayı açtıklarını,yaşları itibariyle böyle bir mülkü edinemeyecek davacıların haklarını kötüye kullanıklarına değindik...

SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME HÜKÜMLERİ UYGULANMASI GEREKTİĞİNDEN bahsettik..

En nihayetinde 4. maddenin ayrı bir sözleşme olduğu kabul edilse dahi, inançlı temlik hukuksal nedenine dayanmak için yazılı delil başlangıcının tapu devir tarihlerinden önceki bir tarihte olması gerektiğine ilişkin 2005 yılı HGK kararı sunduk. (Ancak 2010 yılında HGK'nın istikrar bulmuş bu kararından döndüğü gerçeği de vardır.)

En nihayetinde böyle bir karar verilecek olsa bile, bu defa da davalının davacıların taşınmazlarındaki 1/4 hisse değerlerinin 27.000.000 TL den mahsup edilmesi gerektiğini, zira böyle bir durumun dosyadan anlaşılabilir nitelikte olduğu, o halde DEF'İ değil İTİRAZ niteliğinde olduğu, hakimin de İtirazları re'sen nazara alması gerektiğine değindik ve bozulmasını talep ettik...

Umarım anlatabilmişimdir Sabırla okuyan arkadaşlara teşekkür ediyor yorumlarınızı bekliyorum.