Mesajı Okuyun
Old 29-01-2006, 23:56   #2
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

ÖNLEM HACZİ
İİ Yasamız 257 ve sonraki maddelerinde düzenlenen bu hukuksal olanak ancak belirli koşullar altında istenebilir. Alacağın içeriği para veya güvence konusu olmalıdır.
Bu koşuldan sonra alacağın güncel olup olmaması bakımından başkaca değişik koşullar da gerçekleşmelidir.
İşte bu koşulların gerçekleştiğini ve boçluya bilgi verilmeksizin hak ve alacaklarından tümü hakkında borca yetecek kadarının haczedilmesi isteyen alacaklı MAHKEME KARARI ile bu olanağı kullanmaktadır.
Mahkeme bu hukuksal olanağı yasadaki belirli orandaki GÜVENCE karşılığında kullandırmakta; bu güvence, ÖNLEM HACZİ isteyen alacaklının bu isteğinde haksız çıkması durumunda borçlunun hukukunu korumak üzere yasada öngörülmektedir.
Bu karar uygulanmasında borçlu onay verirse veya bu karardan sonra girişilen icra takibinin kesinleşmesi ile yatırılan güvencenin alacaklıya geri verilmesi gerekir.

İşte bu aşamadaki tartışmaya dönersek :
Takibin kesinleşmesine karşın borçluya ayrıca bir uyarı gönderilmesine ilişkin yasa kuralı bulunmamaktadır. Buna göre bazı mahkemelerde görev yapan yargıçların ve onlara bilgilendirme yoluyla yönlendirme yapan bakanlık görevlilerinin bu uygulaması yasal bakımdan dayanaksız kalmaktadır.

Diğer bir konu olarak, "Bakanlık görevlilerinin yargıçlara etki yapması ve bunun yargıç bağımsızlığını etkilemesi" bakımından:
Mahkemelerin yasaların uygulanmasında ortaklaşa bir noktada buluşmasını sağlamak amacı düşünülebilir ki, bu ise, uzun erimde yargıçların yaratıcılığını yok eden bir niteliğe bürünme tehlikesi taşımaktadır. Ancak, günümüzdeki uygulama bakımından bu konu, YARGIÇ BAĞIMSIZLIĞININ değişik yönlerinden ancak birini zedeleyebilir. Oysa yargıç bağımsızlığının değişik görünümleri vardırki, ayrı bir konu başlığı altında ele alınması daha uygun olacaktır.

Avukat Ömer KAVİLİ
İstanbul Barosu üyesi