Mesajı Okuyun
Old 21-04-2008, 00:07   #30
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
hukukçu, hukuk kuralları ile bağlıdır, herhangibir görüşe ya da ideolojiye göre karar vermez ya da değerlendirme yapmaz, yargıç tarafsız ve bağımsız olmalıdır, yargıcın tarafsızlığı kavramı çok boyutlu bir kavramdır, yargıç davanın taraflarına, siyasi düşüncesine, ideolojik anlayışına,başka yargıca, yürütmeye, kendine karşı da tarafsız olmalıdır, sadece delillere ve hukuka göre karar vermelidir,

Sayın Şenoğlu,

Sizinle aynı fikirdeyim. Yargıç belirttiğiniz gibi olmalıdır. Anlıyamadığım tek şey, neden cümlelerinizi...lıdır, ...lidir ekleri ile bitirdiğiniz. Neden ‘Yargıç bağımsız olmalıdır’, ‘yargıç kendine karşı da tarafsız olmalıdır’, ‘sadece delillere ve hukuka göre karar vermelidir’ yerine ‘Yargıç bağımsızdır’, yargıç kendine karşı da tarafsızdır, yargıç sadece delillere ve hukuka göre karar verir’ demiyorsunuz?

Sizin hangi gerekçeye dayanarak ‘bağımsızdır’, tarafsızdır’’ ‘karar verir’ diye yazmadığınızı bilemiyeceğim. Ben bağımsız olmalıdır, karar vermelidir, tarafsız olmalıdır da kalacağım. Çok basit bir gerekçeyle: Hakimler de insandır! İnsan oluşlarının yanında bir de içinde yetiştikleri toplumun ürünüdürler, o toplum onları sosyalize etmiştir. Kendilerinden beklenilene uygun hareket edeni de etmiyeni de vardır. Hakimlerin büyük bir çoğunluğu kendilerinden beklenen şekilde davransa ve karar verse bile bu özellikler tüm hakimlerde vardır diyemeyiz. Böyle olunca da 'olmalıdır', 'yapmalıdır' demek daha uygun gibime geliyor. Bir temenni, bir özlem ama bir tespit değil.

Tüm hakimlerin kendilerinden beklenen özelliklere sahip olmadıklarının ve olamıyacaklarının en iyi kanıtı, bağımısız olan ve kendilerinden kendi vicdanlarına ve yasaya uygun karar vermeleri beklenen hakimlerin verdikleri kararların bir üst mahkeme tarafından kontrol edilmeleridir. Bir alt mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olup olmadığını inceliyen bir üst mahkemenin varlığını başka türlü nasıl değerlendirirsiniz? Her hakim alıntıda belirtilen özelliklere sahip olmuş olsaydı kararlarının yeniden gözden geçirilmesine gerek olmazdı. Bir hakim hakkında rüşvet almaktan dolayı yapılan soruşturmalara ise hiç ama hiç gerek kalmazdı.

Bir devletin yargı organlarının verdikleri kararların, dolaylı da olsa, uluslararası bir merci tarafından kontrolü anlamına gelen Insan Hakları Mahkemelerini anmaya gerek var mı acaba?

Alman Mahkemeleri’nin Hitler Rejimi mahkemelerinin ve eski Doğu Almanya mahkemelerinin birçok kararlarını bozmaları ve o kararları veren hakimleri bir ideolojiye hizmetten dolayı cezalandırmaları, hukukun ve hukukçunun ideolojiye kurban edilmesinin en iyi örneklerindendir. Bu hukukçulara isnat edilen suçlama, sadece vicdanlarına ve hukuka dayanarak karar vermek zorunda olan hakimlerin kendilerinden bir hukukçu olarak beklenileni değil de, rejimin beklentilerini yerine getiren maşa oldukları yönünde idi.

Yaşanılan olayları değerlendirerek belirli bir durumda bir kaygıyı dile getirmek(Sayın Kayar’ın yaptığı) belirli bir sistemi kötülemekten ziyade o sistemin kendisini positif bir yönde geliştirmesi için yapılan bir uyarı olarak görülmelidir.

Saygılarımla