Mesajı Okuyun
Old 04-08-2010, 09:13   #3
av.23

 
Varsayılan

İnaçlı sözleşmenin varlığı iddiası ancak ve ancak yazılı delille ispatlanır. Bu delil karşı yanın eli ürünü olan ve en geç tapudaki devir tarinden önce düzenlenmiş bir belge olmalıdır.Bu konuyla ilgili 1940 lı yıllarda verilmiş İçtihatı Birleştirme Kararı var.Eğer ki elinizde fotokopisi varsa yazılı delil başlangıcından söz edilebilir. İnanç sözleşmelerindeyazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge var ise o zaman tanık ile ispat cihetine gidilebeilceğine dair bir çok Yargıtay kararı da mevcut. O belgenin davalı ve tapuda devir edilen kişiden sadır olması önemli.İnançlı sözleşmeden ötürü dolandırıcılık olmayacağı şeklindeki görüşe katılıyorum.Hem dolandırıcılık hem inaaçlı sözleşme gerekçelerine aynı davada zaten dayanamazsınınz.Biri cezai biri hukukiDolandırıcılıktan zaten ceza davasında beraat etmişler. Dolandırıcılıktan kastınız hile ise hem inançlı sözleşmenin varlığını iddia edip hem hileye dayanamazsınz. Dava hile nedeni ile açılmışsa inanç sözleşmesi vardır demek karşı yanın itirazı ile karşılaşmanıza sebep olabilir.Karşı yanın açık veya zımni muvafakatı söz konusu olurda inançlı sözleşme hukuki sebebine dayanbilrseniz elinizdeki belge fotokopisi nedeni ile tanık dinletip davanızı ispat edebilmeniz mümkün. Ama davada inanaçlı sözleşme vardır dedğiniz andan itibaren hile nedeni ile davayı kazanmanız mümkün olmaz.