Mesajı Okuyun
Old 17-11-2009, 01:18   #94
Nur Deniz

 
Varsayılan

Küçükken evimiz sobalıydı..Büyük bir heyecanla beklerdim sobaların kurulmasını, salonun ortasına , mutfağa, annemlerin odasına, oturma odasına..Babamın göreviydi kovaları doldurmak..Her gün dört tane soba kovası..Ve tabi külleri dökmek..Yakmaksa benim işimdi 5 yaşımdan sonra.. Bayılırdım..Önce kibritin, sonra çıranın kokusunu severdim..Ve tutuşurken çıkan çıtır çıtır sesleri..

Hep kedimiz oldu evimizde..Mutlu kediler.. İyi biliyorum mutlu olduklarını çünkü sobanın hemen dibinde bir dip minderi olurdu, kedi ve ben de hep yanında otururduk...Kucağıma gelirdi ve sıcaktan keyfi yerine gelmiş şekilde ikimizde uyuşurduk..

-Ohh!!..Derdi annem..
-Börekler şurada gözümün önünde pişsin..Bir de börek kokusu.. Ispanaklı, peynirli, papatesli..Kıymalı böreği sevmezdik hiç birimiz, halen de sevmeyiz ya..O ayrı mesele..Sabah kahvaltılarına yetiştirirdi, nasıl yapıyorsa?.. (Yaşlandı artık, böreklik yufkaları toplu açıp, kurutuyormuş.)

Portakal kabuklarını atardım bazen yanan sobanın üzerine..Yavaş yanan portakal kabuğunuda severim ben.. Ve kestane kabuğu sesini.. Çok alırdı babam kestaneyi, ben seviyorum diye.. Öyle derdi kulağıma..

Büyük bir oturma odamız vardı..Çift pencereli..Ön pencere önce bahçeyi sonra yolu görürdü..Ve boydan boya bir balkon evimizin önünde..(sonradan yapmışlar, annemin kolundaki bileziklerden biriyle)..Yazları saksı saksı sakız çiçekler, begonyalar,renkli patates çiçekleri bir de gece mavileri..Üşümesinler diye hep içeri taşırdık sonbaharda..Kasımpatılar vardı arka bahçede rengarenk (yeni ismiyle krizantem miş), Onları unutacak değilim elbette, kar yağana kadar açarlardı, hatta bazen çiçeklerinin üzerine karlar yağardı..Abilerim 10 Kasım larda hep götürürdü demet demet, kızardım.. Büyüğü sevgilisine..(Bahar dı adı , şimdilerde çukolatayı sevmemem bu konu yüzünden çok yememden kaynaklansa gerek )

Aa! Unutmuşum kömürleri..Çok severdim oysa Eylül-Ekim ayında 4-5 ton kömürün kömürlüğe taşınma telaşını..Çünkü keyfini seviyordum..Bende taşıdım ama yaşımı hatırlamıyorum, çekilen kömür karalı fotoğraflarım da ispatı..(Cılız bir kız çocuğu, elinde kırmızı bir kova, kovanın içinde görünmeyen kömür, elleri ve yüzü kömür karası, ama aynı yaramaz bakış)

Kar ne çok yağardı eskiden..Bir sabah uyanırdım ve her yer bembeyaz eğer geceden görmemişsem..Neredeyse boyuma yakın..Erken kalkmayı severdim o zamanlar, önce balkondaki karlardan başlardım oynamaya..Sonra arka kapı, sonra bahçeden yola dolanan bir yol.. Erik, kiraz, kayısı, dut , fındık ağacının altından geçen hani..

Çok yağmışsa eğer, hemen geri yatarlardı Abilerim banada söylenirlerdi, ''Sus!'' diye..

2-3 gün peşpeşe yağardı, sessiz, fırtınasız, yumuşak ve bembeyaz..Pencerenin önündeki kanapeye oturmayı o zaman severdim, dip minderinden kalkarak..Soğuk cama yüzümü , nefesimi yaklaştırırdım annem görmeden, sokak lambasının ışığıyla görünen karları seyretmeyi severdim..Uyumuşluğumda vardır pencere dibinde..

Eğer kar yağmışsa, soba yanıyorsa, mutlu bir çocuksanız kış geceleri erken yatılırdı..Gece lambasını hemen kapatırdım..Oturma odasında ben yatardım çünkü..Abilerim salonda..Sobanın üzerinden çıkarak tavana vuran kırmızımsı ışık, hareketlenirdi.. Hele dolunayda kar..Yıllardır o görüntüler gözümün önünden gitmiyor..

Memleketimdeyim yıllar sonra, bir apartmanın 3. katındayım..3 oda bir salon büyükçe bir evim , oturma odasında büyükçe pencerem, evimin önünde balkonum var kocaman..(Bir de asma..)

Bir oğlum var, 7 yaşında..(Kömür karası ) O'na bazen masallar anlattım geçen sene kışta, anneannemin anlattıkları gibi..Beceremedim..(Ama O bayılıyor, uyduruk masalları dinlemeye.) Mısır patlatıyor, soba üzerinde kestane pişiriyor, portakal kabuğu yakıyoruz..Karı da seyrediyoruz.. Dip minderimiz bile var..

''Sus Değneği'' miz yok ama.. O sadece anneannemin sobasının yanında dururdu torunları için.. Ne hikmetse susan duran bir değnek diye düşünürdük, bir kez bile hiç birimize konuşmamıştır ama..

Her şey 25 yıl öncesi gibi yaklaşık..Soba, kestane, mısır, portakal kabuğu, anne, kömür, soba kovaları ve sobadan tavana vuran ışık..Ve yalnız karı seyretmeyi seven ben..

Çok büyük bir eksik var ama hayatımda..Hiç kimsenin dolduramadığı, dolduramayacağı, 9 yıldır mezarını görmeye cesaret edemediğim..

Babam...