Mesajı Okuyun
Old 20-02-2004, 22:28   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Adnan Ekinci

20/02/2004

Geçen yazımda, avukat Ümit Kaba'nın bir kadın olarak Trabzon'da yaşadığı baskıları anlatmaya çalışmıştım.
Kadınların Cumhuriyet'le elde ettikleri evrensel kazanımları hazmedememiş, ancak hastalıklı bir ruhun dile getirmeye cesaret edebileceği bir bildiri düzenleyerek, kadınları sadece cinsel figür olarak gören bir anlayışın Trabzon'da yarattığı terörden söz etmiştim.

Bazen erkekler
Yazımdan sonra Trabzon'da neler olup bittiğini tam olarak bilemiyorum, ama yazımda belirtmiş olduğum Trabzon Barosu'na ait telefonun, o gün her zamankinden çok daha fazla çaldığını duydum, sevindim.
Avukat Sibel Suiçmez, Trabzon Barosu Kadın Hakları Komisyonu adına gönderdiği elektronik postada yer alan, "Bir hukukçu olarak, uyumakta olan hukukçu desteğini uyandırdığınız, zaman zaman erkek duyarlılığının kadın duyarlılığının da önüne geçebileceğini göstermeniz ve Trabzon Barosu avukatlarının insan onurunu koruma mücadelesine verdiğiniz önemli destek nedeniyle teşekkür ediyoruz" şeklindeki selamlarını aldım, kalbimin üzerine koydum.

Sitemin sahipleri
Mesajın geri kalan bölümündeki zehir zemberek sitemiyse muhataplarına iletiyorum.
"Trabzon Barosu'na bağlı bir avukatın temelde insan haklarına aykırı olan bildirisine karşı komisyonumuzun öncülüğünde başlayan karşı duruşa destek veren 44 avukat arkadaşımızın suç duyurusuyla yargı aşaması başlamıştır. Ancak haklı olduğumuz inancı içersinde bulunduğumuz bu karşı duruş sırasında, ne yazık ki hiçbir sivil toplum örgütünden destek bulamadığımız gibi, maalesef bu kişiyi gündeme getirdiğimiz için de ayrıca suçlanan kişiler haline geldik.
Ancak bizi esas yaralayan yalnız kalmamız değil, 'kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesine dair' uluslararası sözleşmenin devletimize görev yüklemesine karşı yargı kurumunda bulunan hâkim ve savcıların bunu algılamamış olmasıdır.
Ancak söz konusu olay Trabzon'da toplanan Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu'nda avukat Nail Gürman tarafından dile getirilmiş olmasına ve bu şahsın defalarca ulusal televizyonlarda çeşitli programlara katılmış olmasına ve ayrıca ulusal basında (Zaman-Vakit gazeteleri gibi) bizzat adlarımız verilerek hedef gösterilmemize rağmen, bırakın barolardan veya bireysel anlamda avukatlardan destek almayı, Barolar Birliği'ne bağlı Kadın Hakları Komisyonları'ndan da tek kişi bizi arayıp, ne oluyor, diye sormamıştır."

Hangi ihlal?
Trabzon'dan başka bir mesaj avukat Nedim Şenol Çelik'ten gelmiş, bildiriye karşı suç duyurusunda bulunan 45 avukatın 19'unun erkek olduğunu belirtiyor.
Önceki gün karşılaştığımız Prof. Dr. Semih Gemalmaz, Ümit Kaba'nın 'insan' ve 'kadın' hakları kadar, avukat olarak 'savunma hakkı'nın da ihlal edilmiş olduğunu vurguladı.
Sabah gazetesinin değerli yazarı Soli Özel, yazıyı kızgınlık ve utanç içinde okuduğunu belirterek "Bu toplumdaki erkek sorununun çözülemez boyutlarda olduğu kanısındayım. Dilerim mesleğiniz, meslektaşınıza sahip çıkar" diyordu.
Nalan Türkmen adlı okuyucumuz ise "Ümit Kaba'nın yaşadıklarını ilk sizden duydum(k)... Kadın hareketinin baronesleri için önemli olmayabilir; ama çokça kadını ilgilendiriyor, emin olunuz!" demiş.

Yalnız değilsiniz
Ümit Kaba'ya destek veren diğer isimler şunlar:
Av. Muharrem Özay (İstanbul Barosu), Av. Yıldırım Günday (İstanbul Barosu), Av. Nilgün Tortop (İzmir Barosu), Av. Neşat Ömer Yıldırım (Ankara Barosu), Av. Hasan Sakarya (Bursa Barosu), Murat Çelikkan (gazeteci), Meral Aslankaya (gazeteci), Sevinç Yavuz (gazeteci), Belgin Demirer (gazeteci), Taciser Belge (sivil aktivist), İştar Gökseven (oyuncu), Oruç Aruoba (yazar), Kadir Albaş (sinemacı), Müfit İşler (ressam), Erdoğan Albaş (işletmeci), İsmet Değirmenci (ressam), Ahmet Çakaloz (bankacı), Özcan Biçer (şehir plancı), İsmail Hakkı Gölal (ilahiyatçı), Yusuf Görürgöz (turizmci).
Uzak şehir, lacivert ülke Trabzon'da Ümit Kaba ve arkadaşlarının yalnızlığının efkâr-ı umumiyede uyandırdığı bu yankıları görünce, Nâzım Hikmet'in güzel bir şarkıya dönüşmüş dizeleri geldi aklıma: 'Karlı kayın ormanında/Yürüyorum geceleyin/Efkârlıyım, efkârlıyım/Elini ver, nerde elin?'